Bu kürsüden Anar’ın sanat hayatını anlatırken, onu en fazla etkileyen,
“sanatçı anne ve babası olduğunu…” ifade etmiştik!
Aile bir okuldur, çevre bir okuldur…
O okulda, “ninniler, masallar, efsanelerin büyüleyici anlatımları…”
Bir kaidedir, “sanatı; aile, çevre ve ilim muhiti besler!”
Şairimiz Dr. A. Tevfik Ozan’ın yetiştiği muhit çok önemlidir
Son 150 yıl içerisinde birçok ‘mütefekkiri yetiştiren…’ Harput;
Harput’un, tarihten süzülerek gelen; ‘iklimidir…’
O iklimi bizler, “coğrafyanın kültür, sanat, edebiyat, musiki…
Ve ilim muhiti…” olarak tanımlarız!
Tevfik Ozan, ‘şair, sanatçı ruhlu bir babanın evladıdır!’
Şairimizin yetiştiği ortam ve ‘şiirin büyüleyici gücü…’
***
Harput, ‘buzluk bağlarından…’ başlayan hayat yolculuğu!
O yolcuyu, “roman kahramanı…” olarak anlatmak isterdim
Elazığ Lisesi’nden Hacettepe Üniversitesine uzanan,
“Tıp Eğitimi Yolculuğu…”
Şu mısralar herşeyi anlatmaya yeter de, aratar bile;
“Bir kurşuni bulut, bir ağır sistir…
Gecesi Mamağın zulmün elinde
Dostlar bir soluktur, bir can nefestir
Copla ıslatılmış(!) görüş gününde
Ben
Hükümetin manevi şahsiyetini
Tahrikten yatan
Mehmet Rasim oğlu
Ahmet Tevfik Ozan!..”
***
Ahmet Tevfik Ozan’ın, “azmi, iradesi ve mücadelesi…”
İmanla birleşen o güçlü irade, ‘şirine de…’ yansıyacaktır
Mısralarda, ‘şairin dünyasıyla…’ buluşursunuz!
O dünyada, Anadolu insanının ‘sağduyusu…’
O dünyada, Anadolu insanının ‘idealizmi…’
Hayata, ‘yürekli dokunuşu…’ vardır.
“Türk Edebiyatı, Töre, Doğuş, Devlet, Divan, Yağmur, Erciyes,
Kültür ve Sanat, Yeni Düşünce, Konevi, Hedef, Gözyaşı,
Mina, Hasret, Çağrı, Nizam-ı Âlem, Ana, Gergef, Ülküm,
Bozkurt ve Liseli Genç…” dergilerinde, “bir ekol…” olacaktır!
Şairimizin 1970’li yıllarda başlayan, ‘sanat hayatını…’
Ankara, Erzurum, Kayseri’de kâh eğitim yıllarında…
Balıkesir, Kayseri’de, sağlık teşkilatında aldığı görev yıllarında…
Kayseri Erciyes Üni. Akademik yıllarında…
Bulunduğu konumu, “sanatını, edebiyat mahfillerinde…”
Bir kürsü haline getirecekler!
Anadolu’nun da dışına taşarak, ‘gönül coğrafyamızla…’ bütünleşecekler
Kayseri Erciyes Üni. Yüksek Lisans ve Doktorasını yaptıktan sonra,
Yıllar sonra, “gurbetten sılaya…” dönüşü…
Hayatında ‘yeni bir döneme…’ adım atışı!
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesine, ‘öğretim üyesi…’ olarak;
Yıllarca, “Sıla-i rahim…” yaptığı, “Ata Ocağına…” dönecektir.
Elazığ’da, ‘sanat ve edebiyat dostlarıyla…’ biraraya gelecektir.
“Şiirimin ABC’si…” bir bakıma; “hayatın ABC’sidir…”
***
Tevfik Ozan, ‘sanat ve Edebiyat dünyamızla…’ içiçedir
İlimizde yayın yapan, Kanal Fırat Televizyonunda;
“Ardıç Dalı…” isimli; sürekli programlar yapmaktadır.
TYB, İlesam, GESAM’ın aktif üyesi olan A. Tevfik Ozan’ın,
“Kâinat Şiiristan, Dağlar Ardı Şiirleri, Şeyma Ceylan Yüreği…”
İsimli şiir kitaplarının yanısıra;
“Şiirden Taşan Sözler” ismiyle Deneme türünde eseri kaleme alacaklar!
Anılarını, “Taş ve Tebessüm” adıyla kitaplaştırmışlar!
Ozan’ın, ‘başarılı’ resim ve karikatür çalışmalarına da şahit oluyoruz.
Şiirlerinde ki tema; “Vatan, Millet, Aşk, Ölüm ve Doğa…” üzerinedir.
Şairimiz dünyada ismi sıklıkla anılan ve bilinen,
Ve günümüzde UNESCO’nun desteklerinde gerçekleştirilen,
“Uluslararası Struga Şiir Akşamlarına…”
Türkiye’yi temsilen katılmışlardır.
Struga Şiir Akşamlarının tarihi incelendiğinde, Türkiye’den;
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Melih Cevdet, Turgut Uyar, Behçet Necatigil,
Yavuz Bülent Bakiler, Özdemir İnce, Hilmi Yavuz, Edip Cansever,
Oktay Akbal, Talat S. Halman, Ataol Behramoğlu gibi şairleri de görüyoruz.
Şairimiz, ‘sivil hayatta…’ önemli organizasyonların,
‘paydaşları içerisinde de…’ yer almışlar!
Bunların arasında önemli Vakıf ve Derneklerde yer almaktadır!
“1998 yılından bu yana Türkiye Boks Federasyonu Üyesi
Ve Sağlık Kurulu Temsilcisidir…
***
Ahmet Tevfik Ozan, Türkiye’nin birçok illerinde gerçekleştirilen,
Şiir ve Sanat Organizasyonlarına katılmakta olup,
Gittiği her muhitte, Elazığ Şehrimizi temsil etmektedir.
Şairimiz Elazığ’a geldikten sonra da,
Birçok STK’larda görevler üstlenmişler…
Özellikle de, “Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında…”
MANAS’ın altyapısında roller üstlendiği;
Onlarca organizasyonda, A.Tevfik Ozan ismini görmekteyiz!
Ahmet Tevfik Ozan, ‘şiir dilini…’ çok iyi kullanır
Ve kendisine ait, ‘bir üsluba…’ sahiptir
Anılar, olaylar, hayatından kesitler; ‘şiirine…’ malzemedir!
Yaşanmış hayat, “şiirin dilinde…” ibret verisi bir derse/ bir nasihata dönüşür!
Çizgiler, renkler, desenler, motiflerde,
Şairin mısralara akseden ‘kimliği/ veya resmidir!’
O zengin kimlik sizleri, ‘iman ve aksiyon limanına…’ taşıyacaktır
“Nesrin bittiği yerde şiir başlar!”
Şiir de, söz daha duru ve daha samimidir
Şiir de, ‘gönül dili…’ sizlere tebessüm edecektir
Şiir sanatı, ‘ak yazı…’ olarak da tarif edilir
“Ellerim kırılsaydı, şair olmasaydım ben!..
Bir dalda, bir çiçekte yazılmış duruyorken
En muhteşem bir şiir, belki; bir bahar kadar!
Ellerim kırılsaydı, şair olmasaydım ben!..”
Şairimiz, “Kâinat Şiiristan!” der
Necip Fazıl Kısakürek, tefekkür lisanıyla;
Sükûtu tercih edecek ve ‘teslimiyet…’ gösterir
“Anladım işi; sanat Allah’ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış.”
Kâinatın ilahi nizamında; ‘örneksiz, misalsiz, tarifsiz…’
Muazzam bir ahenk görürsünüz!
Sevginin cevherinde iman;
İman da, sadece haktanmış dersiniz…