Azerbaycanın Kültür ve Edebiyat Portalının Türkiye
M Nedim Tepebaşı

Genelde Hazreti Yunus Camii civarında, öğleden sonraları, merkeze gidecek öğrenciler kendilerini alacak sürücülere işaretle isteklerini belirtiyorlar. Yakın bir zamanda şehir merkezine inerken genç bir arkadaş el etti, durmak için pek de müsait bir durum olmamasına rağmen durdum, nereye gideceğini bilmiyorum, o da benim istikametimi bilmiyor, “Bizi de götürebilir misiniz?” dedi. “Buyurun” dedim, “Ama biz üç kişiyiz” dedi, ben de “Olsun” dedim. Lise öğrencisi arkadaşlar. Yolumuza devam ederken güzergâh üzerinde ortak bir noktamızın olduğu anlaşıldı. Onlar öğrenci belli, fakat gördüm ki onlar beni merak ediyorlar. Ben oralı olmasam da onlar bazı sorular soruyorlar. Nihayet birisi; “Abi ne iş yapıyorsunuz?” dedi. Ben de bir iş yapmıyorum deyince herhalde cevabım biraz garip geldi. Öyle ya arabasına bindikleri adam kim? Baktım olmayacak, kısaca kendimi tanıttım.
Gençlik konusunda yeni bir çalışma yapıyorum, inşallah tamamlayabilirim. Aslında kısa zamanda bitirmek istiyorum, ancak bitirsem de şartlar belli, ne kadar zaman bilgisayarda kalacak onu bilemem. Gençlere, “Ben gençlik üzerine bir çalışma yapıyorum, sizden duymak istiyorum; gençlik nereye gidiyor?” dedim. Birisi, hemen çok kısa ama net cevap verdi; “Maddeye!” dedi. “Nasıl yani bu kadar mı kötü?” dedim, “Evet abi, bu kadar kötü, siz ne kadar biliyorsunuz bilemem ama durum hiç iyi değil.” dedi. Elbette ki ben onlar kadar akranlarının durumunu bilemem, onlar birbirlerini daha iyi tanıyorlar.
Sözünü ettiğim durumdan bir müddet sonra, şehrin en merkezine en yakın bir yerdeki taziye evine girmek için en yakın bulduğum bir yere arabayı park ettim, az yukarıda polis ekibi zannederim operasyon yapıyordu, burnumun dibinde diyebileceğim yakınlıkta gördüğümü hiç anlatmayayım. Taziye evinde bulunan kişilere bir şeyler dememek için kendimi çok zorladım ama nihayetinde; “Cemaat, abiler, arkadaşlar! Lütfen, gençlerinizle, çocuklarınızla biraz ilgilenin, tavsiye ederim, onların size ihtiyacı var.” ve benzeri birkaç cümle söyledim. Gördüm ki durumlardan hepsinin haberi var, fakat ne yapacaklarını bilememekten muzdaripler.
Bazen sosyal medya aracılığıyla madde bağımlılığının artmasından dolayı sızlanmalarımı, operasyonlarla gündeme gelen uyuşturucu kullanımındaki artışlarla ilgili paylaşımlar yapıyorum, üzülerek söylüyorum bu paylaşımlarım pek ilgi görmüyor veya görünüş öyle, gerçi benim paylaşımlarımın görüntüsü hep öyle yani okunsa bile ilgi gördüğüne dair pek belirti yok. Demek ki toplum ya duyarlılığını kaybediyor ya da; “Aman, sen de!” diyor veya bazı arkadaşlarımın dediği gibi “Aman biz ortalıkta görünmeyelim” deniliyor. Bulunduğum her ortamda da gençlik konusundaki duyarsızlığa dikkat çekmeye çalışıyorum, galiba ben anlatamıyorum ki bu söylediklerim de ilgi görmüyor, ya da en duyarlı kişiler bile bu işlerden elini eteğini çekmiş durumda. Birinci olan konular hayatımızdan çıkmak üzere, gündemde yok onlar. Peki, ne var gündemde; bunun cevabını aslında herkes benden daha iyi biliyor.
Şunu söylemek durumundayım ki; lafla gençliğe sahip çıkılmıyor, olacağı da yok. Bazı topluluklar bulduklarıyla yetiniyor ve teselli buluyorlar. Bu tür oluşumların başında zaten donanımlı kimse de yok. Bu sözüme alınganlık gösterip kızanlar olacaktır elbette, olsun, ben gözlemlerimi söylüyorum. Büyük çoğunluk, etraf toplama, para kazanma, daha çok kazanma çabasında. Herkes bilmeli ki maazallah gençlik yıkılırsa, altında kalacaklar hepimiz olacağız.
Düşünmek bile istemiyorum ama gerçekler yüzünü bir gün mutlaka gösterir.

NOT: Bu yazı 01.05.2019 tarihinde YORUM GAZETESİ’in yayınlanmıştır.