Azerbaycanın Kültür ve Edebiyat Portalının Türkiye temsilcisi

Turgut Uyar Şiiri

Turgut Uyar sadece şiirin dilini değil formunu da değiştiren, dilini imgesel bağlamda yeni çağrışımlara, duyuş tarzlarına ulaşacak yeni kapılara imkân aralayan ve kendisinden sonra gelecek olan şiiri de etkileyecek aynı zamanda yönlendirecek bir hareketin içerisinde yer alan şairlerimizdendir. Bu hareket İkinci Yeni’dir.  Bütün bu oluşumlar toplum ile beraber ortaya çıkmaktadır ki, İkinci Yeni topluluğunun ortaya çıktığı zemin çok hareketli bir zemin olmuştur. İkinci Yeni, Birbirlerinden haberdar fakat bağımsız biçimde aynı noktaya bakarak ve aynı hayata maruz kaldıklarını fark ederek kendiliğinden oluşan bir topluluğu temsil eden bir harekettir. Turgut Uyar bu topluluğun mihenk taşlarındandır ilk kitabı 1950 Arz-ı Hâl ile 1952 Türkiyem’deki şiirlerinin dışına çıkan bir şiir anlayışına ulaşarak devam eder. Böylece İkinci Yeni topluluğunu ayakta tutan şairler arasında yerini alır. 1970 yılında Divan’ı yayımlar. Gazel formunda şiirini ortaya çıkarması ile Turgut Uyar gelenek ile kurduğu bu bağı güçlendirir ve şiirin dilindeki sıradanlığı bozmak ister.

Turgut Uyar’ın şiire duyuş tarzı, Anadolu insanını şiirin meselesi haline getirir. Örnek vermek gerekirse 1950 yılında Arz-ı Hâl ile yayımladığı Bir Gün Sabah Sabah şiirinde bu duyarlılık görülmektedir;

Şarkılar söylemişim pencereden,
Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
Biletim üçüncü mevki,
Fakirlik hali.
Lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapanca’dan bir sepet elma almışım…

1958 yılına geldiğimizde sosyal şartların değişmesi ile toplumsallığın modern dünya ile entegre olma şaşkınlığını insan üzerinden anlatıyor olması çok önemli bir noktadır. İşte modern şehrin ortasında kalakalan bir adamın şiiri tam da örnekteki gibidir;

‘’Bu şehri nasıl yapmışlar böyle üst üste/ ne gökyüzü koymuşlar/ ne günaydın/ ne buldularsa getirmişler dağların ovaların dışında/ hele o sabahların akşamların bungunluğu/ o eski kışlalarda güz öğleleri’’.  

Şair, doğduğu coğrafyayı ve kültürü anlamaya çalışan bir zihindir. Onun hakkında tam olarak yerli bir bilinç demek mümkündür. Bu bilincin modern dünya ile etkileşime girdiğinde 1963 yılında Çıkmazın Güzelliği şiiri ile okurunu şaşırtır. ‘’İnsan ve şiir çıkmazdadır ama bu iyi bir şeydir çünkü insan bu çıkmazdan çıkmak için sürekli arayıştadır’’ der ve böylece bu çıkmaza dair bilinç geliştirir.

Turgut Uyar bir söyleşide; ‘’mesele bir şiir meselesi değildir, yaşama meselesidir. Zaten ben hiçbir zaman şiiri hayattan ayrı düşünmedim. Hayatımda olmayan mesele şiirimde de olamaz diye düşünüyorum’’ demiştir.

Bizler hayatımıza şiiri katmadan ne insanı ne de bu coğrafyayı anlayamayız. Şairin de dediği gibi ;

-her şeyden biraz kalır-
diyor birileri, çoğulluk haklılıktır.
kavanozda biraz kahve,
kutu da biraz ekmek,
insanda biraz acı.
insanda biraz mutluluk
ama en geçerli söz
insan en çok sabahları arar sevdiği kadını
Türkiye’de ve dünyada…

Kaynak: http://www.edebiyatgazetesi.net/