DİLİM
Atamın dilidir anamın dili
Türkçe konuşurum türkçe yazarım
Dünyada en yaygın dillerin piri
Türkçe konuşurum türkçe yazarım
Orhun anıtından başlar yazılı
Heceler bir kural ile dizili
Dillerin içinde dillerin gülü
Türkçe konuşurum türkçe yazarım
Oğuz Atam öğüt vermiş dilimle
Dedem Korkut soy soylamış dilimle
Hoca Ahmet yol öğretmiş dilimle
Türkçe konuşurum türkçe yazarım
Nemçe diyarından,Çinin seddine
Dilim konuşulur dil yok üstüne
Çok diller dilimden almış kelime
Türkçe konuşurum türkçe yazarım
Anam sütü gibi ak,paktır dilim
Neler diyeceksem on’la söylerim
Tarihle,ilimle,dilimle birim
Türkçe konuşurum türkçe yazarım
TUFAN senin dilin kutsal herşeyden
Kıymetlidir altın,inci,zümrütten
Dilini kaybeden kopar kökünden
TÜRKÇE KONUŞURUM TÜRKÇE YAZARIM
ZİLELİYİZ
Marazlı hastalıktır gurbetin dakikası
Yabancı diyarlarda bir yabancı olması
Geçince uzun yıllar hele dön gel Zile’ye
Neleri kaybetmişsin koyamazdın sıraya
Aşina yüzler gitmiş,gencecik yüzler gitmiş
Tarih ,ay,gün kocamış her yer her yan değişmiş
ÇİFTE HAMAM önünde şadırvandan eser yok
PATIRDAK’ta damla yok,kırılmış yok ki oluk
SAKİLER MAHALESİ kalkmış göç eylemiş
ODUN PAZARI dardı amma da genişlemiş
Sıradan leblebici idi yok ki birisi
Er sabahtan başlardı MAFRAĞIN gürültüsü
HAZNEDAR SOKAĞI’nda kapanmış meyhaneler
Yok gayrı HAMİ Ağa,yok KULAĞI KESİK’ler
HAVUZLU KAHVELE’lerin ,TEKAÜD’ün kahvenin
Yerinde yeller eser ÜÇ LÜLELİ ÇEŞME’nin
İhtişamlı o TAŞ HAN görkemli SAĞLIK EVİ
Hele kalede KIŞLA onlardan daha iri
Buharlaşıp uçmuşlar,nedense yikılmışlar
Nereye gitmişler ki KALE deki ağaçlar
Çeşit,çeşit kirazlar,elmalar,armut,vişne
Çocukluktu çalardık biz bekçisi vermeyince
Kale başlı başına kocaman bir alemdi
AĞBABA ÇAYIRI,ysaHIDIRELLEZ de şendi
Peşinden ULUKAVAK ,bağlarda KİRAZ SEYRİ
GEZİR SEYRİ doyumsuz zevki doyulmaz idi
Darbuka cümbüş sesi tutardı dörtbir yanı
Sarhoşlar efendiydi azdı nara atanı
ESVAB ÇAYI’nda tokaç sesi dinme bilmezdi
Kabak sapıyla üfler herkes mısır közlerdi
BİMBİRFO,KELFOTAK’lar SAKLANBAÇLAR oynanır
Böylesi seyirlerde bir kaç genç sevdalanır
Sevdalanmada öyle aşikarca olmazdı
Bir kaçamak bakıştan bile gençler korkardı
Düğünlerde ki sazda kılarnet NİYAZİ de
Kaşıklarla oynayan cümbüş vardı NECİP ‘te
Gece LÜKÜS,FENER ler yanar İDARE,LAMBA
PAZVAT lar sokaklarda gezerdi elde sopa
MARAŞLOĞLU üflerdi fersizce düdüğünü
Her köşeden bir düdük duyardık öttüğünü
Kavga,mavga olmazdı olsada iki büyük
Girince ki araya gelirdi hemen sukut
Sukut deyince gece amma sessiz.olurdu
HIDIRLIK tan seslensen SİNNE de duyulurdu
Her cuma akşamında minarede selalar
ULUCAMİİ de HACI SALİH,’i herkes duyar
İdi,ARİF HOCA yı bulsakta bir dinlesek
Hem dini,hem Milleti ,Tarihimi öğrensek
Öğrensek A,B,C, yi AYŞE TEKKÖKOĞLU ndan
Bir nasihat dinlesek ,sertti CEMAL HOCA dan
Bayramlarda trampet çalsa yine coşkuyla
Çıksaydı GALOV DAYI ortaya zurnasıyla
Zurnalar çalar iken PANAYIR alanında
Boyunları muskalı pehlivanlar tutuşsa
ALACA dan at gelse PANAYIR YARIŞI na
KÜLAFLAR ın at koşsa ÇOPUR unki kazansa
Bahtında var ise ki yolun düşer gurbete
Gurbet seni el eder doğduğun memlekete
Doğduğum memleket ki ZİLE benim her şeyim
Hasretten yandı yürek KEPİR den su içeyim
KEPİR söndürmez ise çıkayım ŞEYHAHMET ‘e
DEVECİ soluk versin yanan şu yüreğime
Hasretlik böyle dostlar özlüyoruz her şeyi
Sılaya dönünce de bulamayız eskiyi
Eskiyi özlüyoruz şendi bizim mazimiz
ZİLE de eskiler yok neleri kaybettik biz