AHMET OĞUZ(ARAP AHMET)

25 Şubat 2017 Cumartesi günü Artvin’den öğrencim, şimdi İstanbul’da ticaret adamı olan Şenol Boz ile birlikte aldığımız randevu üzerine İstanbul /Büyükçekmece /Şirinoba’da Nebahat Oğuz Hanımefendi’nin evindeyiz.
Tokat’ta çocukluğumdan beri tanıdığım Oğuz Ailesinin iki evladından biri olan Mariyet Nebahat Hanım Tokat 7.11.1930 doğumlu. Babası Ahmet Bey, annesi Mürüvvet (Nüfus kaydında Nefise) Hanım’dır. İlkokulu Cumhuriyet İlkokulu’nda, ortaokulu Gazi Osman Paşa Lisesi orta bölümünde tamamladıktan sonra 1944 -1945 öğretim yılında Bursa Kız Öğretmen Okulu’nu kazanmış. Ancak okulun bir yıl sonra kapatılması üzerine Adana Kız Öğretmen Okulu’na geçmiş ve 1950-1951 yılında mezun olmuş.
Üç arkadaş kendi aralarında sözleşip gönüllü olarak Van ilinde görev yapmayı tercih etmişler. Üç kafadar Adana’dan trenle Van’a, oradan Doğu’nun efsane Öğretmeni Sıdıka Avar gibi kamyonla da Tatvan’a gitmişler. Van İnönü İlkokulu’nda bir yıl görev yaptıktan sonra babasının ısrarlı isteği üzerine Tokat –Turhal İnönü İlkokulu’na atanmış. İki yıl sonrasında da Tokat İsmet Paşa İlkokulu’na tayin olmuş. Bu okulda beş yıl çalışıp Gazi Osman Paşa İlkokulu’na geçmiş. Altı yıl sonra da kardeşi Mehmet Bayşat Oğuz’un (1936-1998) İstanbul’da iş yeri açması ve ‘buraya gelin’ teklifini kıramayınca İstanbul’a tayin istemiş. Suadiye Mehmet Karaman İlkokulu’ndan 1977 yılında emekli olmuş. Şimdi hayatını İstanbul’da gelini Gülseren Hanım’la birlikte sürdürüyor.
Kümbet Dergisi’nin 42. sayısında Mustafa Kemal’in Milli mücadeleye başlarken 26 Haziran 1919’da Tokat’a gelişinde otomobilin arızalanması üzerine Zile’de Ömer (Halacoğlu)’nda bulunan bir otomobille Sivas’a gidişini anlatan Eğitimci-Yazar Dilek Yeğnidemir’e ait bir yazı yayınlanmıştı.
Biz de bu yazımızda Gazi Mustafa Kemal’in İstiklal Savaşı yıllarında ve Cumhuriyet’ten sonra Tokat valilerinin uzun bir dönem şoförlüğünü yapan Çavuş Ahmet Oğuz’un nam-ı diğer Arap Ahmet Bey’in hayatın kızı Nebahat Hanım’dan dinleyeceğiz.
“Babam 1895 Yemen/Sana doğumlu. Babası Ahmet, annesi Hamide Hanımdır. Babamdan dedem Miralay İbrahim (Oğuz) Bey, Osmanlı Devleti’ne bağlı bu topraklarda görev yapan bir subaymış. Üç kez evlenmiş, benim tanıdığım son eşi Giresunlu Fatma Hanım idi. Yemen’den tayini önce İstanbul’a, daha sonra Tokat’taki askeri birliğe çıkmış, bir müddet Kayseri’de görev yaptıktan sonra Tokat’a yerleşmiş. Babam Yemen ‘den İstanbul’a gelirken beş altı yaşlarında imiş.
Babam daha sonra yerleştikleri Tokat’tan İstanbul’a okumaya gönderilmiş ama o okulunu bırakmış şoförlüğe heveslenmiş. Tabi, dedemin olan bitenden haberi yok. Oğlum İstanbul’da okuyor zannediyor. Bir gün Tokat’a evin kapısına arabayla gelince anlamış gerçeği.
Askerliğini İstanbul Hadimköy’de yapmış. Ailemiz bir dönem İstanbul’da Arap Camii, Kadıköy civarında oturmuşlar. Sonra Fatih’den ev alarak taşınmışlar. Tokat’a gelince bir zaman Behzat tarafında eski hükümet binasının karşısında annesinin halasının evinde kirada oturmuşlar (Nasip Bey’in konağı.)Babam bu arada İstanbul’a askerlik için gitmiş. Hadimköy’de askeri görevini tamamlayarak terhisten edildikten sonra tekrar Tokat’a gelmiş. Burada iken ailenin evlen artık ısrarı üzerine Tokat’ta Hüsnü Bey’in kızı 1902 doğumlu olan annem Nefise Hanım’ı beğenmiş. (Vefatı 1998) Ancak o yıllarda dedem Kayseri’de görevliymiş bu yüzden babam annemi 1927-1928 yılları olacak gelin olarak Kayseri’ye götürmüş.
Milli Mücadelenin zaferle sonuçlanması üzerine 13 Kasım 1922’de toplanacak olan Lozan Barış Antlaşması için İsmet Paşa İsviçre’ye giderken Gazi Mustafa Kemal onu heyetle birlikte 4 Kasım 1922 tarihinde yolcu etmiş. O sırada babam Gazi’nin şoförlüğünü yapıyormuş. Babam Almanya’da şoförlük kursu almış. Büyük bir ihtimalle Almanların 1. Dünya Savaşı sırasında Tokat’a uğramaları ile onun da Almanlarla görüştüğünü bir müddet sonra Almanya’ya gittiğini sanıyorum. Böylelikle iyi bir sürücü olduğu ve yoğun savaş yıllarında Gazi Mustafa Kemal’in şoförlüğüne getirildiğini anlayabiliriz.
Zaten 1. Dünya Savaşı sonrası 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile birlikte Filistin cephesindeki ordumuza yardım isteğiyle gitmiş olan Alman ve Avusturya askerleri Samsun’dan Köstence yoluyla memleketlerine gitmek için arabalarıyla Tokat’tan geçmişlerdir. Yukarıda da söylediğim gibi daha sonraki yıllarda Tokat’tan giden bu subaylardan biri büyük ihtimaldir ki babamı Almanya’ya davet etmiş, orada makine ve otomobil motoru üzerine iyi bir kurs eğitimi almıştır.
Tokat’ta bir akşam ailecek Yazlık Zafer Sineması’na gittik. Filmi seyircilerden önce ilk kez izleyen makinistler bu filmde babamı gördüklerini söyleyip babama haber göndermişler. 1950 yapımı Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek romanından Vedat Örfi Bengü tarafından beyaz perdeye uyarlanan film İstiklal Savaşı konuluydu. Filmde rol alan sanatçılar Renan Fosforoğlu, Refik Kemal Arduman, Vedat Örfi Bengü, Cemil Demire, Ali Küçük’tü. Filmin bir sahnesinde Gazi Mustafa Kemal ve otomobilini süren babamı görünce haliyle heyecanlandık. Film bitince babam sinemacıdan rica ederek filmin o sahnesini kestirip fotoğrafçıya gidip tab ettirdi. Ve biz bu değerli fotoğrafı yıllardır özenle saklıyoruz. O yıllarda büyüklerimize soru sormaktan çekinirdik, onlar da pek anlatmazlardı zaten. Ayrıca ben küçük yaştan itibaren Tokat’tan ayrıldığım için babamla bu tür konuları konuşamadık bile. Bu yüzden bunun dışında maalesef bilgi sahibi değilim.
Babam Latife Hanım’ı İzmir’de gördüğünü söylerdi. Bundan da anlaşılıyor ki Gazi Mustafa Kemal’i İzmir’e de o götürmüş.
Cumhuriyet’in ilanından sonra bir dönem babam Tokat’ta atanan valilerden Recai Güreli, Faiz Ergun, Selahattin Üner ve İzzetin Çağpar’ın makam şoförlüğünü yaptı. Valiler o zaman Tokat Bey Sokağı’ndaki vali konağında oturuyorlardı. Biz de bu sokağın arkasındaki Bey Hamam Sokağı’nda kalıyorduk. Dolayısıyla valilerin eşleriyle de ailecek dost olmuştuk. Valilerin makam arabası yokken, hükümete faytonla giderken babamın otomobili varmış. Hatta kardeşim Bayşat, Vali İzzetin Çağpar’ın çocukları Argon ve Sargon’la beraber o konakta sünnet olacaktı ama hastalanınca bizim de katıldığımız o güzel sünnet töreninden mahrum kaldı. Tokat’ta şoförlerin pek olmadığı o yıllarda daha sonra Tokat Belediyesi’ne seyr-ü sefer memuru olarak girerek ambulans şoförlüğünde bulundu ve oradan emekli oldu. Ayrıca o yıllarda ehliyetleri belediye veriyordu. Babam da ehliyet komisyonunda görevli idi. 23 Mart 1967 tarihinde İstanbul Fatih Semti’nde öldü.
Biz bu vesileyle Nebahat Oğuz Hanımefendi’ye teşekkür ederken, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını ve Tokatlı şoförü Ahmet Oğuz’u saygı ve rahmetle anıyoruz.