1445

“Gönül ayrılmayır öz baharından
İlham baharından söz baharından
Deyiremvetenin birce kış günü
Yahşıdır gurbetin yüz baharından”
(Nebi Hezri)

Güneşi avlamaya karar verdiğimiz gün
Göçtük diyar-ı Rum’a Hazar’ın kenarından
Baştanbaşa bu yurdun ve onu saran göğün
Devraldık tapusunu Roma’nın küffarından

Gök girsin kızıl çıksın bakarsak ardımıza
Diye yemin eyledik düzen verip kopuza
Söz kesip düğün ettik gökte ayla yıldıza
Düşkün saydık bu yolda döneni ikrarından

Atına kefeniyle binince başbuğumuz
Yedi iklim dört köşe yayıldı buyruğumuz
Göğü otağ eyledik güneş oldu tuğumuz
Diz çöküp baş eğmeyen düştü itibarından

Yesevi köseğisi kök saldı gönüllerde
Yedi veren goncalar filizlendi her yerde
Erler kalktı semaha açıldı dokuz perde
Hacı Bektaş Veli’nin ol gökçe nazarından

“Ana” deyip “dolu”ştuksıcacık kucağına
Kazıdık izimizi tek tek her bucağına
Hala düz odun taşır Türkçenin ocağına
Aşk ile bizim Yunus kutlu söz baharından

Erenlerin desturu cümle kapıyı açar
Nesimi al kanını aşk ile yere saçar
Girer turna donuna hakkın katına uçar
Pir Sultan şaha gider pirlerin katarından

Koç Köroğlu yaslanır karlı yüce dağlara
Seyrani yergisiyle damga vurur çağlara
Tutar da yar elinden Emrah iner bağlara
Karacoğlan su içer güzeller pınarından

Dertli telli sazıyla taşa tutar şeytanı
Şenlik düşmana karşı sazla korur vatanı
Ruhsati saz çalmaz da gene dizer destanı
Veysel sadık yârine seslenir mezarından

Erenler bu yollarda katıp tozu dumana
Söz ile hükmederler mekâna ve zamana
Kavga günü geldi mi, baş eğilmez fermana
Dadaloğlu ses verir yiğitler diyarından

Sineler ocak gibi tutuşurken Harput’ta
Issız otağı bekler Zihni hala Bayburt’ta
Ölüm ile ayrılık bir tartılır bu yurtta
Sevip alamayanlar ölür hep efkârından

Yusuf’u beklediği gibi yaslı Yakub’un
Kaybolur yorgun gözler kızılında gurubun
İçinde bir tutam saç ucu yanık mektubun
Türküler hesap sorar geciken tatarından

Yere düşüp karışır gazellere aynalar
Uca dağın gölüne konup kalkar sunalar
Kerpiç kerpiç üstüne kurulur da binalar
Canlar görür leylayı aşıp söz duvarından

Sazlar düzen tutup da başlayınca beyana
Bu toprak neler söyler duyana anlayana
Emrah ile Külebi uzanmışlar yan yana
Hala şiir okurlar Tokat’ın Niksar’ından