Azerbaycanın Kültür ve Edebiyat Portalının Türkiye temssilcisi
CEVR-Ü CEFÂ
Melül melül bakıp durma nazlı yar
Deli gönül sana gül diyor işte
Senden öte yok ki bir kavli karar
Deli gönül sana bil diyor işte
Koyma yüreğimi cevr-ü cefâya
Deyip de istida yazdım Hudaya
Tutar umuduyla vuslata maya
Deli gönül sana çal diyor işte
Sarıp döşümdeki dinmez sızıyı
Gelincikle bezet dağı yazıyı
Alın çizgimdeki kara yazıyı
Deli gönül sana sil diyor işte
Sensizlik ızdırap sensizlik sakil
Sensizlik sanki de öteye nakil
Varıp da sineme bir tutam kakül
Deli gönül sana sal diyor işte
Reva mıdır gözyaşımda yunayım
Obadan obaya göçüp konayım
Adak istiyorsan bin can sunayım
Deli gönül sana al diyor işte
Dervişan deminde tükendi erkim
Yetimden bikesten kalmadı farkım
Başıma çökmeden ocağım barkım
Deli gönül sana gel diyor işte
TİKSİNDİM
Tiksindim hayata dair her şeyden
Adama benzeyen kıldan tiksindim
Töresiz ağadan şerefsiz beyden
Yüzü astar ister kuldan tiksindim
Tiksindim sinsice bakan gözlerden
Tilki kurnazlığı çapsız sözlerden
Dikenli yokuştan serap düzlerden
Köyünden kentinden ilden tiksindim
Tiksindim şafağı gelmez geceden
Gelincik harici cümle eceden
Notasız besteden kötü heceden
Perdeye uymayan telden tiksindim
Tiksindim dostuna kuyu kazandan
Edebe mugayir şiir yazandan
Aklı fikri uçkur olan ozandan
İşkembesi hayli boldan tiksindim
Tiksindim borandan kardan dumandan
Keşkesi bol kepçe yomsuz zamandan
Kalbi fesat amma adı yamandan
Boynuzları kırık maldan tiksindim
Tiksindim saygısız üst ile asttan
Sırtını dönmeyi bekleyen dosttan
Derviş dergâhında kin kokan posttan
Pir’e götürmeyen yoldan tiksindim