öyle aç şaşkın akıl, öyle aç şu meçhule
ince turuncu şafak sanır elvan sarayı
varlık listede bir ad mesaj kanatlı sayı
dijital kancalarda ışık gelince dile
tuş üstünde parmağın açtığı gizli geçit
Cehennem’den çukur mu, Cennet’ten bir bahçe mi?
Kâinatı gezmeyi hayal ettiğim gemi
bakarım loş ekranda beni çevreleyen çit
dünya küçülmüş artık uzaklar yakın olmuş
ataların töresi kodlamada bîçare
dünde mi yarında mı sorsaydım yeni yâre
bunca vurgun köleyi nereden nasıl bulmuş
meğer altın saçıyla ahu bildiğimiz yar
foton huzmelerinde seyreden cadı imiş
bizi bu hale koyan sanal yaftalı yemiş
bir de pikselli zindan gizemli siber diyar
ninemin masalları gitti ah, modern masal
ne kadar da çetrefil, ne kadar korkutucu
katili kral yapar işte mızrağın ucu
gerçek kaçmış dağlara… aklım sen de hoşça kal