Azerbaycanın Kültür ve Edebiyat Portalının Türkiye temsilcisi
Pek çok kişinin bildiği gibi iki kız annesiyim. “İki kızım, iki gözüm” derim her zaman… Kitaplarımda da onlarla alakalı şiirler, yazılar bulunur. “Güz İkindisi” adlı serbest şiirlerimden oluşan kitabım iki kızıma armağanımdır. İçine baktığınızda Bu kitabımı hayatıma anlam katan sevgili kızlarım Sena ve Seda’ya ithaf ediyorum.” cümlesiyle karşılaşırsınız. Öz geçmişimde ise özel hayatımdan söz etmememe rağmen “Sena ve Seda adlarında iki kız annesidir.” ibaresi mutlaka yer alır. Dün Sena’ya yazdığım şiirimi paylaştım, çok beğenilen, güzel yorumlar alan “Ebedi Güneşim” hece tarzında idi. Bu şiirim 4 Mevsim Kültür Sanat Edebiyat ve Haber Dergisinin Temmuz-Ağustos- Eylül sayısında yayınlandı. Basıma hazırlanan “Bir Kalp Bıraktım Sana” kitabımdaki şiirlerden biriydi.
Bugün de 4 Nisan 2009’da evlenen kızım için onun kına gecesinde 6 yıl önce tam da bugün yazdığım bir şiirimi sizlerle paylaşacağım.
Kuşlar da zamanı gelince yuvadaki yavru kuşların uçmasını isterler. İlk yavrunun uçması anne kuşu üzer mi bilmiyorum ama bana çok zor gelmişti. Yuvamızdan ilk uçan küçük kızımın evliliği için hem seviniyordum, hem de ondan ayrılma fikri içimi çok acıtıyordu.Kızım çok hassas, çok merhametli, ailesine bağlı biridir. O da sevdiği adamla evleneceği için çok mutluydu ama 22 yıl yaşadığı evinden, annesinden, ablasından ayrılacağı için çok üzülüyordu
Çeyizleri günler öncesinden yeni evine yerleştirilmişti. Her şey gönlünce olmuştu.Kız evi- oğlan evi diye bir kavram yoktu. Ben ilk kez kız gelin edecektim, onlar da ilk kez oğullarının mürüvvetini göreceklerdi. Herkes elinden geldiğince yuvaya harç koymuştu. Seda’ya ait hemen hemen bütün eşyalar yeni evindeki yerleri almıştı. Çok keyifli geçen kına gecesinde dostlar, akrabalar, kızımın arkadaşları doyasıya eğlenmişlerdi. Geleneklerimiz de unutulmamıştı. Kırmızı kına giysileri, içinde mumlar yanan süslü kına tepsisi, çerezler, kına yakarken gelinin avucuna konulacak altınlara varana kadar hazırlıklıydık. Kayın validesi kızımın avucuna yarım altın koydu, kırmızı ipek bağlarla bağladı.Kına türküleri de yanık yanık söyleniyordu. Hüzün yavaş yavaş çökmeye başladıysa da kızımın arkadaşlarıyla kuzenleri; benim can dostlarım Emine, Handan, Neşen ve kız kardeşim Yasemin ortamı neşelendirdiler.
Kına bitip de davetliler gitmeye başlayınca yalnızlığımız iyice belirginleşmişti. İki kızım ve ben baş başa kalmıştık. Sena böylesi durumlarda duygusallığımızı dağıtır hep… Yine öyle yaptı, bizi güldürdü ama biliyordum ki üçümüz de ağlamamak için kendimizi zor tutuyorduk.
Kınada söylenen bir türkü vardır.
“Kınayı getir ana
,Parmağın batır ana,
Bu gece misafirim,
Koynunda yatır ana.”
Kızım Seda, evdeki bu son gecesinde benimle yatmak istedi. Çok farklı duygular içindeydi. Ana-kız gecenin karanlığında sohbete başladık. “Şimdiye kadar benim dediğim her şey benim değilmiş gibi geliyor anne… Siz çekmeceleri boşaltıp içinde bana ait olanları çıkardıkça gardırobum, çekmecelerim boşaldıkça sanki ben bunlara hiç sahip olmamışım gibi hissediyorum.” dedi. Bunun üzerine ağlamaya başladım, bu şiiri yazarak eline verdim. Çok duygulandığım zamanlarda konuşamam. Ağlarım. Şu an bu satırları yazarken ağladığım gibi…
Bir oğlum olsaydı ancak bu kadar sevebilirdim. Sevgili damadım beni hiç kırmadı. Saygısıyla sevgisiyle gözümün bebeği oldu. Şu anda kızım yedi aylık hamile, ikiz bebek bekliyor. Can, baba; Seda da anne olacak kısmetse mayısta… İlk torun derken ilk torunlar olacak. Biri kız adı Arya, diğeri erkek adı Uygar şimdilik bu isimleri uygun görmüşler. Doğana kadar fikirler ve isimler değişebilir ama evlat sevgisi asla değişmez, hiçbir şeyle de değişilmez. Dilerim ki kızım sağ salim bebeklerini kucağına alsın, ömrünce kocası ve çocuklarıyla mutlu yaşasın. Allah onlara da evlatlarının mürüvvetlerini göstersin. Sevgilerimle…
heart duyğusu
Sevgili kızım Seda’ya…
heart duyğusu
BOŞALAN YER
Diyorsun ki:
“Benden boşalan yeri
Siz doldurdukça
Yıllardır bana ait olanlar
Benim değilmiş gibi geliyor.”
Bize ait ne var ki dünyada?
Hırslarımız, çekememezliğimiz
Ödünç verilenler içinse
İnan ki can parçam,
Boşunadır çoğu savaşlarımız…
Senindi bir zamanlar,
Saltanatın vardı buralarda,
Damganı vurmuştun
Gezdiğin her yana…
Sonra devir döndü,
Yenilerine sahip çıktıkça
Eskiler mi uzaklaştı senden
Yoksa sen miydin uzaklaşan?
Senindi attığın her adım,
Bastığın toprak…
Uç şimdi yükseklerde gezin,
Gün geçtikçe çoğalarak!
Adana.3 Nisan 2009