NORMALLERİN DIŞINDA BİR ŞAİR

Hayat kısa
Uçmak için de…
Yazar:Yeşim İNALKAÇ

Göçebe olmuş bir hayatta çok yer değiştirdi belki ama ne şiirini ne de karakterini değiştirdi. Olduğu gibi, kendi olmayı en iyi bilenlerdendi. Hayatını yazdı şiirlerine, şiirler hayatı oldu bir bakıma. Hiçbir zaman kısıtlamamıştır kendini şiirlerinde. Cesurca, süzmeden, sansürlemeden yazdı hep. Meydan okumalar da vardı kadınlar da. Çok sevdi, çok âşık oldu ama meşrulaşınca sönüverdi hisleri. Onun yazması için gerekliydi kadınlar, Bir kadın bulur, âşık olur, şiir yazardı yazabildiği yere kadar. Ama onda şairlik duygusunu ilk uyandıran etken, âşık olduğu bir kadın değil annesi olur. Şiirlerinde bir dürtme tadı vardır. Okuyucuyu sarsmak ister. Bu nedenle bazı konu şokları yapar şiirlerinde Seber. Konusu aşk olan bir şiiri enflasyon ile bitirebilir nitelikte bir şairdir. Şoklar şiirinin tek ustasıdır Cemal Süreya.

SÜRGÜNDE BÜYÜYEN ÇOCUK
1931 yılında Erzincan’ın Pülümür ilçesinde doğmuş olan şairin asıl adı Cemalettin Seber’dir. Doğum tarihi net olarak bilinmeyen şairin doğum günü sürekli değişir. O istediği gün doğar bir nevi.
“1931 yılında Erzincan’da doğdum. Bir doğum günüm yoktur benim.”
Babası, Kamer Bey ve Hatice Hanım’ın 4 çocuğundan biri olan Hüseyin Seber’dir. Nakliyecilik işiyle uğraşan Hüseyin Bey Gülbeyaz adında bir alevi kızıyla evlenir ve ilk çocukları olan Cemalettin doğar.(1931) Ardından Kemal, Perihan ve Ayten doğar. Ama Cemalettin daha 4 yaşındayken Kemal ölür. (1 yaşında) Bu acısını “Bir Kış” şiirinde dile getirir;
Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm
Yalnız işitme duygusu kalır ortada.

SÜRGÜN VE ANNESİNİN ÖLÜMÜ
6 yaşına kadar mutlu bir aile ortamında büyüyen Cemalettin Seber’in hayatı bu yaştan itibaren acılarla dolu bir yola girer. Sürgün edilirler; amcasından dolayı, Erzincan’dan adını bile ilk kez geldiklerinde tabeladan okuyacakları Bilecik’e. Aslında sürgün edilen çok sevdiği amcası Memo’dur. Ama Hüseyin Bey de toplar ailesini, gider kardeşiyle sonu bilinmez bir sürgüne.
“Erzincan Valisi, Cemal’in amcası Memo’yu bir gün makamına ister. Memo amcanın bir adı da Demir yumruk. Aralarında her ne geçtiyse valinin kafasına yumruk indiriyor! Ardından üç gün içinde Erzincan’ı terk etme emri geliyor…”
Sürgün yılları büyük acılar yaşatır henüz 7 yaşında olan şaire. Altıncı ayında annesi Gülbeyaz düşük yapar ve 23 yaşında yaşamını yitirir.
“…Annem sürgünde öldü, babam sürgünde öldü.” Babası Hüseyin Seber, Cemal’in eğitimine devam etmesi gerektiği düşüncesiyle Cemaletin’i gizli yollarla İstanbul’a, halasının yanına gönderir. Sonra Hüseyin Bey kızlarını ve annesini de yollar İstanbul’a.Son olarak da kendisi gider. Ama birkaç ay sonra sürgün yerinin dışına çıkmaları dolayısıyla polisler evi basar ve aile tekrar Bilecik’e döner.
Burada Memo amcanın evinde toplanır yine tüm aile. Cemalettin amcasına büyük hayranlık duyuyordu. Birçok şeyi de ondan öğrenmiştir. Resim yapmayı, matematiği…
Aynı şekilde Memo amca da Cemalettin’e çok değer veriyordu. Kendi çocuklarından çok ilgilenirdi onunla. Cemalettin sürgünde olmanın verdiği bir rahatsızlık hissediyordu. Bilecik Birinci İlkokulu’nda yaşadığı bazı olaylardan dolayı. Bu bir arayış içerisine de girmesine neden olur. Bir gün babaannesine “Babaanne neyiz biz?” (753.gün) diye sorar. Aldığı cevap “göçmen” olunca hayatı boyunca kalır bu etiket olarak. Onun sürgünlüğü; şehirden şehire, kadından kadına ve evden eve hep devam eder.
“Cemal’i kaybettiğimiz Kadıköy’de Cihanseraskeri sokağındaki ev, yirmi dokuzuncu eviydi Cemal’in.”
Annesi’nin ölümü üzerinden 6 yıl geçer ve Hüseyin Seber, oğlu Cemal’in isteği üzerine de evlenmeye karar verir. Ablasına haber gönderir. Ablasının önerdiği Refika Hanımı beğenmeyip Esma’yı isteyen Hüseyin Bey çocuklarının kâbusu olacak olan Esma uykusuna dalar. Esma eve gelir. Cemal’in kız kardeşleri olan Perihan ve Ayten’e ağır işkenceler yapar. Cemal başlarda tıpkı kardeşleri gibi bazı kötü muamelelere maruz kalır. Ve Cemal’in evden gitmesine neden olan hamleyi yapar Esma. Cemal’in küçük yaşlardan itibaren biriktirdiği tüm kitapları yakar. Cemal buna dayanamayıp evden kaçar.
“Ben evden kaçmak için gizlice parasız yatılı sınavına girdim. Oradan, o evden kaçtım ama kardeşlerimin derdi hep içimdeydi.”
Bilecik Ortaokuluna parasız yatılı olarak giren Cemalettin büyük bir gurur ve sevinç duyar. Babası pek hoşnut kalmasa da. Burada ilk eşi olacak olan Seniha Nemli’ye âşık olur.

KIZIL ÂŞIK OLAN ŞAİR
Kızıl saçlı bir kız olan Seniha okulun en güzel kızıdır. Cemalettin kaptırır tabi kendini ona. Okulda ün yağar aşkı. Âşık, Şiar, Tunç, Cemo diye hitap ederler artık. Cemalettin şiirler yazar ona sırf saçları kızıl diye gider kızıl renkli bir kalem alıp öyle yazmaya başlar şiirlerini.

‘’Seni sevdiğim anda her şeyim kızıl oldu.
Masmavi defterime kızıl satırlar doldu.’’

Daha sonra Cemalettin Haydarpaşa lisesine girer ve buradan mezun olup Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat bölümünü bitirir. Mülkiyenin üçüncü yılında ilk âşık olduğu kadın olan Seniha ile evlenir. Ve bir kızları olur Ayçe adında. Seniha ile çok çelişkili bir ilişkiden sonra boşanır. Çünkü Seniha da Esma’nın Cemal’e yaptığı hamlenin aynısını yapar. İlk şiir kitaplarını yakar. Seniha’ya birçok şiir yazmıştır Cemal Süreya. Hatta birlikte bile şiirleri yazmışlardır.

ÜVERCİNKA
Seniha Nemli ile evliyken şairin gönlü ofisinde çalışan bir sarışın bayana kayar. İsmi henüz bilinmeyen bu kadına ihtafen en önemli şiiri olan “Üvercinka”yı yazar.
İsminde olan bir “Y” harfini de bu kadınla girdiği bir iddiada bilerek kaybeder. Amacı Üvercinka ile olan anılarını arttırmak ve kalıcılığını sağlamak.

Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
Kesmemeye
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dâhil…

TOMRİS UYAR’LA KISA BİR DÖNEM

Tomris Uyar’la bir süre birlikte yaşar Cemal Süreya. Bundan önce Suna Lokman’la nişanlanmış olan Süreya, Tomris Uyar’la olan aşkını meşrulaştırmaz. Uyar onu evine bağımlı hale getirir neredeyse. Cemal öyle âşıktır ki hiç bırakmak, ayrılmak istemez evden. Aşkları bitse de dostlukları ölene kadar devam etmiştir.

“Ay ışığında oturuyorduk
Bileğinden öptüm seni.”

MEMO’NUN ANNESİ ZUHAL TEKKANAT

Zühal Tekkanat’ın “Yelken” dergisinde çalıştığı sıralarda Cemal de ilerde batıracağı Papirüs’ü çıkarmıştır. Bir bahane ile tanışır Sühal Hanım’la. Evlenirler çok kısa bir süre içinde. Ve şairin bu dünyada en çok değer verdiği Memo doğar. Cemal Süreya Memo küçükken Zühal’den ayrılır. Memo sağlam bir büyüme dönemi geçiremez bunun sonucu olarak. Memo kendisinin sonunu getirecek olan tüfeklere merak salmaya başlar. Ve evde bir av tüfeğinden çıkan kurşunla hayata veda eder babasından 7 ay sonra.
ÖLÜM
Her limana yanaşan Cemal Süreya en son liman olarak ölüme attı demirleri… Son anına kadar gülümsedi hayatındaki değerlilerine karşı. Ama 9 Ocak 1990’da yatmakta olduğu hastanede bıraktı gülümsemeyi…

Ölüm mü?
Bir gölün dibinde durgun uykudasın.

Denizler?
Tanrılar karıştırır durur denizleri…

Cemal Süreya şiirlerinde o kadar fazla değişkenlik gösterebiliyor ki…
Mesela; bir ipin ucu maviyse sonlarına doğru kırmızı olabilir onun anlam bütünlüğü yönünden onun şiirlerinde. İşte şairi bir Cemal Süreya yapan da bu oluyor. Bir şaşırtma oyunları vardır şiirlerinde onu faklı kılan da budur başka şairlerden. Bir meydan okuma vardır. Tıpkı Turgut Özal’a yazdığı intihar önerisinde olduğu gibi bir gövde gösterisi…