İNCELİR İNCİNİR KALBİ OLANLAR

BU SAYIDA

Damarı çatladı ademoğlunun, herkes birbirinin Kabil’i oldu, topraklar sulanır
kardeş kanıyla, herkese yetecek bir dünya varken, ve gidecek başka bir vatan yokken, bir
yerde bir zulüm borazanının, sesi kısılmadan bir başka yerde, çığlıklar yükselir duyan
azalır, beş maymun olanı biteni görür, sırtını çevirir görmezden gelir, bir insan insanı
odun yerine, nasıl tutuşturur aman Allah’ım!
Her nesil bir yara alır savaşta, ya canından bir parçası eksilir, ya ruhunda derin
yaralar açar, acının gömleği üstüne olmaz, içine çekilir sesini açar, asumana avazını
salamaz, gözlerini yumar uzağa bakar, uzaklardan kuşlar konar avcuna, kendi yağmuruyla
yüzünü yıkar, efkar derecesi yerine gelir, besmele çekerek yola koyulur, incelir
incinir kalbi olanlar, kalbi olmayanlar taş bile değil.
Karşı komşumuzun evi yanarken, perdesini çeker komşularımız, biz ne geldiyse
batı’dan geldi, “kızıl sultan” oldu Abdulhamit Han, “Jön Türkler” içini oydu milletin,
hicap libasını yırtıp attılar “Osmanlı kızının son hali” manşet, dünya güzelini bizden
seçtiler, ondan sonra oldu bize olanlar, parselledi bu dünyayı gavurlar, demokrasi tohumları
onlardan, biz ekeriz onlar toplar hasadı.
Tül perdeye döndü sözün kumaşı, herkes birbirine bezirgan oldu, gül alıp gül
satan bitti pazarda, ayaklar altında erdemlerimiz, ustalar sazını asmış duvara, çıraklar
edepten firar eylemiş, caddelerde kayıp güzelim Türkçe, şehremini “kentsel dönüşüm
yapar”, yeni “rekraasyon” alanı açar, şehirler kentleşir bellekler yiter, kültürümüz paspas
olur yerlerde, şairlerin sesi soluğu çıkmaz.

Tayyib ATMACA