Felâket bulutları çökmeden Ötüken’e
Türk kağanı Çuluk’tu altı yüz otuz sene
Göktürk’ün bozkurtları Çin’e akın ederdi
Alınan ganimetler uzun müddet yeterdi
Çuluk Kağan ölünce Karakağan baş oldu
Kıtlık bozgun üst üste Türkün gözü yaş doldu
Esir düştü yüz bin Türk hilelerle Çinliye
Soruyordu bozkurtlar bunca felâket niye
Sürüldü kadın çocuk Kağan han şad ne varsa
Kimine ev verildi kimine tarla arsa
Bozkırlara alışkın bozkurtlar çok zordaydı
Saray olsa evleri gönülleri dardaydı
Esaret dokuz yıla uzayıp ta dayandı
Hürriyet ateşimi içlerinde hep yandı
Kürşad tam altı çeri buldu ihtilal için
Türk hür doğar hür ölür bunu öğreneydi Çin
Altı iken kırk olup yeniden buluştular
İhtilal konusunu etraflı konuştular
İhtilal olacaktı dolunaylı gecede
Üç gece sonraydı bu tanrı muzaffer ede
Ant için kılıçları kavrayınca elleri
‘’Gök girsin kızıl çıksın deyip sustu dilleri’’
Anlaştıkları yerde kırk yiğit buluştular
Yağmurlu bir geceydi kıyası vuruştular
Çin sarayını basıp ta içeri daldılar
Ok atıp kılıç vurup sayısız can aldılar
Çin kağanını esir almalıydı olmadı
Yarısı düştü yere sağlam çeri kalmadı
Kürşad çekilin dedi has ahıra vardılar
Birer ata binerek gizli yola daldılar
At sürdüler kuzeye yağmur hiç dinmiyordu
Kararmıştı bahtları yüzleri gülmüyordu
Her taraf çamur batak Vey ırmağı coşmuştu
Ne köprü var ne geçit su sel olup taşmıştı
Irmak boyu gittiler geçit yok düşman yakın
Geri dön dedi Kürşad başlamıştı son akın
Ölüm eri olup da on binlere daldılar
Kılıçlar kırılınca yumruklara kaldılar
Daha önce ölmüştü Yamtar’la Kara Ozan
Teker teker düştüler sanki gelmişti hazan
En son Kürşad kalmıştı vücudu safi yara
Son vuruşunu yaptı artık dinmişti bora
Hepsi de can verdiler budun kurtulsun diye
Kimi toprağa düştü kimi kapıldı Vey’e
Kırk yiğidin ölümü kurtarmıştı budunu
Unutur mu milletim tarih yazdı adını
Göktürk’ün bozkurtları gün geldi dirildiler
Kurt başlı al sancağı Ötüken’e diktiler
Türkün tarihi yine şanla şerefle doldu
Elli yıla varmadan İlteriş kağan oldu