Lamba Yandı Ben Camında Üşüdüm

Ben bir şiir avcısıyım ağalar, ilk ava babamla birlikte çıktık, seyranî gösterdi hiciv
kuşunu, derdiçok’u çok okudum dertlendim, hayati vasfi’yi ahmet çıtak’ı, yola çıktığımda öyle tanıdım, abim salavan’da ben engizek’te, gönlümüzün evsininde yatarak, onun ürküttüğü kuşu ben vurdum, benim ürküttüğüm kuşu o tuttu, herkes gitti bir ben kaldım cela’da, başı kurtarmadık her gün belada.

Nerden çıktı ise bir serdengeçti, talip oldu avladığım kuşlara, her zaman mavzerim omzumda gezdim, ha hasan’a sıktım ha sana sıktım, kibrit kutusuna bir mektup koyup, mihriban’a saldım emmimoğluyla, onun da içine bir çıngı düşer, birlikte yanarız diye bekledim, bu arada askerlik de yaklaştı, orda da omzumda bir kırıkkale, garajda nöbette ülker avladım, yüzbaşıma dökemedim derdimi.

Aşkı kâğıtlara yazdım olmadı, kendime darıldım kızdım olmadı, lamba yandı ben camında üşüdüm, dünürcü gidenler gönlü boş döndü, sanki salavan’da bir çığ yürüdü, ben altında kaldım geceler boyu, ölümle kol kola gezdim dağlarda, sonra toparladım şükür kendimi, kalbime sözümü dinletemedim, engizek adında bir gazetede, şiir yazdım ona mektup yerine, çare yok kavlimiz mahşere kaldı.

Bin dokuz yüz seksen dörtte cela’dan, ankara’ya uçtu nasip kuşumuz, düşlerimde salavan’da dolaştım, bir gün boş dönmedim şiir avından, koşmadım peşinde şöhretin şanın, anadolu yüreğime dar geldi, bir uçtan bir uca türk illerini, ruhumla dolaştım dertle demlendim, dört mevsim ötede üşüdü bahar, eğilmeden bükülmeden

yaşadım, asumana bıraktığım sedalar, seksen yıllık bir hayatın dökümü. İki bin on iki haziran yedi, görklü melek geldi gidelim dedi, mehmet görmez üç tekbirle namaza, durunca ruhumda çiçekler açtı, meğerse ne kadar sevenim varmış, uzaktan yakından gönlü olanlar, kocatepe avlusuna sığmadı, peşimde bir düğün alayı vardı, kimseye küsmedim şahit atmaca, kuş gibi uçarak göçtüm dünyadan, muhsin’i kendime komşu seçmiştim, arvasi yanına koydular beni.

Tayyib ATMACA