Varsayalım ki nur topu gibi bir oğlunuz olmuş. Allah analı babalı büyütsün. Hastane telâşesi, eve geliş, ziyaretler derken sağlıkla ilgili bir sıkıntı yoksa ilk gündeminiz yavrunuza bir isim koymak olacak. Gelin bir varsayım daha yapalım. İsim konusunda sadece iki seçeneğiniz olsun. Nüfus memuru Matrix’de Neo’ya mavi ve kırmızı hap arasında seçim yapmasını isteyen Morpheus gibi size sadece iki isimden birini seçebileceğinizi söylesin: Doğu veya Batı? Hangi ismi seçerdiniz?
Türkçe’deki doğu, batı, Arapça’daki şark, garb, İngilizce’deki east, west sözcüklerinin tümünün anlam kökeninde güneşin doğması ve batması var. Türkçemizdeki doğu ve batı kelimeleri adları üstünde güneşin doğuşundan ve batışından türetilmiş. Arapça şark sözcüğü şafağın rengindeki kırmızılıktan geliyormuş. Garb ise ayrılan uzaklaşan demek. Gurbet, garip kelimeleri aynı kökten sözcükler…
İngilizce’de doğunun karşılığı east, Almanca’da osten, batı ise İngilizce’de west, Almanca’da westen… Ortak kökenli oldukları çok belli olan bu sözcüklerin kökü Antik Yunan’a dayanıyor. Doğu anlamındaki east sözcüğü Antik Yunan’da şafak tanrıçası olan Eos’dan geliyor. Batı ise Eos’un oğlu Hesporos’dan…
Hâlâ oğluna Doğu mu Batı mı ismini koysam diye düşünen varsa bu bilgilerden sonra düşünmez sanırım.
Lâtife bir yana, etimoloji de gösteriyor ki doğu hep yeni bir hayatı, doğumu, başlangıcı gösterirken batı bitişi, sona erişi karanlığı akla getiriyor.
Bu kavramların coğrafî anlamları da var elbette ancak bu anlamları göreceli. Avrupa bize göre batıda ancak Amerika’ya göre doğuda. Hoş bu varsayım bile haritaların açılış halinden kaynaklanıyor. Amerika’yı sağa alan bir haritayı açsak biz batıda Amerika doğuda kalacak.
Neden günümüzde böyle bir isimlendirme var? Hristiyan ve Yunan kültürlerinden doğan Avrupa ve Avrupalılar’ın göç ederek yenidünya dedikleri Amerika “Batı” olarak adlandırılırken, merkezin Avrupa alınması ile gerçekten uzakta ve doğuda kalan Çin, Japon Hint kültürleri ve İslâm Medeniyeti Doğu Medeniyetleri olarak isimlendirilmiş. İsimlendirmeyi elbette kavramı bulan, onun sahibi yapar. Bir kavramın sahibi olmak önemlidir. Kendilerini merkezde görenler bulundukları yere göre doğuya isimler vermişler. Orta Doğu, Uzak Doğu, Yakın Doğu gibi. Batı için böyle isimlendirmeler yok.
Oğlunuzun ismini Doğu koymanız anlam bakımından güzel ancak bu çocuğun “iyi” biri olması için elbette yeterli değil. Ârif isminde kör cahil, Halîm isminde çok asabi kişiler olabilir. O yüzden şunu soralım kendimize: ismimiz güzel ama ya kendimiz?
Medeniyet sahamıza bir bakalım… Bu sorunun cevabı -acı bir şekilde- açık olarak görülmüyor mu? Doğu bir zamanlar gerçekten dünyayı aydınlatan bir medeniyet iken, Batı kelimelerin kökeni olan Antik Yunan efsanelerindeki gibi Doğu’nun feyzi ile yetişen oğlu durumundayken bugün oğul babayı hiçe sayıyor, o da yetmiyormuş gibi kendi çıkarı için her türlü edepsizliği, saygısızlığı, saldırganlığı yapmıyor mu?
Güneş hâlen var. Her gün doğudan yükselmeye devam ediyor. Derdimiz, ehlinin dediği gibi bu güneşi ceketimizin astarı içinde kaybetmiş olmamızdır. Bizim kendi muhasebemizi yapmamız Doğu – Batı muhasebesini yapmamız demektir. Tarih gösteriyor ki bu medeniyetler arasındaki değişimler, kazanımlar, kayıplar bizim yaptıklarımızdan veya yapmadıklarımızdandır.
O yüzden gelin önce kendi muhasebemizi yapalım.
Kaynak: http://kardelendergisi.com