kumbet (1)
GOROĞLU-GÖROĞLU
KOROĞLU-KÖRÖĞLU

Türkiye’de lise ve üniversite mezunu 5 milyon kişi üzerinde bir anket yapılsaydı ve onlara sorulsaydı, denilseydi ki:
“Köroğlu kimdir ve nerede yaşamıştır?”
Herhalde 4 milyon 999 bin kişi derdi ki:
“Köroğlu bizim halk kahramanlarımızdan birisidir. Şairdir. Çamlıbel ve Bolu dağlarında yaşamıştır. Çalıp söylediğimiz güzel türküleri vardır!”
Eğer 1980 yılından önce, bana da böyle bir soru sorulsaydı aşağı yukarı, ben de aynı şekilde cevap verirdim. Ama 20 yıl önce Özbekistan’a gittiğimde Taşkent’te Semerkant’ta Buhara’da büyük bir hayretle fakat anlatılmaz bir sevinçle gördüm ki Köroğlu, Türkler daha İslamiyet’i kabul etmeden önce, Hazar Denizi’nin doğusunda yâni Türkistan’da doğup yaşayan Oğuz boyundan bir ozanmış. Bizdeki Köroğlu Türkistan’daki Goroğlu’nun basit bir kopyasından ibaretmiş. Özbekistan’da Köroğlu’na Goroğlu diyorlar. Gor, Özbek Türkçesi’nde “mezar” demektir. Efsaneye göre kahramanımız, gorda yani mezarda doğduğu için, ona Goroğlu denilmiş. Özbek Türklerine göre Goroğlu’nun asıl adı Rövşen’dir. Rövşen, Türkistan’da Çenbil veya Çandibil dağında oğlu Övez’le veya Hövez’le birlikte yaşayan bir kahramandır ve aynı zamanda ozandır da.
Türkiye’de çalınıp söylenen Köroğlu destanlarına göre de onun asıl adı Ruşen Ali’dir. Arkadaşı Ayvaz’la birlikte Çamlıbel veya Bolu dağlarında yaşamış bir kahramandır. Türkistanlı Rövşen, Türkiye’de Ruşen olmuştur. Övez veya Hövez, Ayvaz ismini almış, Çandibil dağı yerini Çamlıbel dağına bırakmıştır. Goroğlu ise Köroğlu diye değişikliğe uğramıştır.
Azerbaycan’a gittiğimde gördüm ki Azerbaycan Türkleri, Özbeklerin Goroğlu dediği kahramanımızı Koroğlu diye sahiplenmişler. Övez veya Hövez Azerbaycan’da “Eyvaz” olmuş. Çandibil dağına ise Azerbaycan’da Çenlibil dağı denilmiş. Azerbaycan Türkleri de Koroğlu’nun kendi ülkelerinde yaşadığını iddia ediyorlar. Özbekistan, Azerbaycan, Türkiye yanında Kafkasya da, Gürcistan da, Kazakistan da, Kırım da, Gagavuz Türkleri de, Tacikistan da, Sibirya Tobolları da, Karakalpaklar da Köroğlu’na sahip çıkıyorlar. Bütün bu ülkelerde de bizdeki gibi çalıp söyleyen Köroğlu’lar olmuş. Ama bütün o Köroğlu’lar asıl Goroğlu’nun taklitlerinden başka bir şey değil. Bizim Başbakanlık arşivlerimizde belgeyle sabit: 1579-1582 yılları arasında Bolu çevresinde Köroğlu isimli bir eşkıya yaşamış. Doğru, ama esas Köroğlu’ndan yüzyıllar sonra.
Köroğlu ile ilgili ilk ilmî eser, 1842 yılında İngiltere’de neşredildi.1856 yılında ise Rusya’da. Bizdeki Köroğlu çalışmaları Batı’daki çalışmalardan çok daha sonradır.
Köroğlu için hazırlanan o ilmî eserlerde anlatılmıştır ki, kahramanımız, Türkler İslâmiyeti kabul etmeden önce, bugünkü Türkmenistan’da doğmuş-yaşamış bir büyük Oğuz ozanıdır. Dede Korkut gibi bir Oğuz ozanıdır. Köroğlu destanları en çok Türkmenistan’da söyleniyor. Yalnız Türkmenler Köroğlu’na Goroğlu diyorlar. Goroğlu’nun Türkmenistan’da yaşadığı dağın ismi Çandibil’dir. Çamlıbel değil Çandibil. Türkmen destanlarında Goroğlu’nun oğlu, Övez veya Hövez diye geçmektedir. Bizde ise Övez, Ayvaz olmuştur.
Türkmenistan’ın Ankara Büyükelçiliği’nin şair ve roman yazarı, aziz dostum Annaguli Nurmemmet, Ankara’da 1996 yılında, Goroğlu Türkmen Halk Destanlarını tam 8 cilt halinde yayımladı. Dikkat buyurmanızı istirham ederim. Türkiye’de Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan Köroğlu Kol Destanları sadece 335 sayfalık bir kitaptır. Doğu ve Batı Dünyasında, hiçbir ilmî heyetin huzuruna, 8 ciltlik Göroğlu Halk Destanları dururken, 335 sayfalık kitapla çıkamayız. Edebiyatımızı, dilimizi, tarihimizi, destanlarımızı, geleneklerimizi, Türkistan ve Azerbaycan dikkate alınmadan ortaya dosdoğru koyamayız.
Neden Türkistan’ı ve Azerbaycan’ı çok sevmemiz gerektiğini anlatabildim mi acaba? Kimse kırılmasın, öfkelenmesin, bu 8 ciltlik Göroğlu Destanları da yüzde yüz bizim milletimizin destanlarıdır. Selçukluyu da, Osmanlıyı da Türkmenler kurmadı mı? Biz de Türkmen değil miyiz? Yunus Emre de, Karacaoğlan da, Göroğlu gibi Türkmen şairleri değil mi?