Ah benim ömrü mürver cânı server efendim
Sende mihman olmaya yeter mi cevrü fendim
Sevdan ki; yüreğimde incecik naz gibidir
Sözün ki; kulağımda bir çift kiraz gibidir
İsterim ki gönlümü gel mest-i harab eyle
Arz edeyim halimi udla kanunla neyle
Dem bu demdir dünyadan ikimiz de kâm alsak
Ne olurdu bu gece, mehtapta yalnız kalsak
Şu kiraz bahçesinde meşk etsek fecre kadar
Meleklerin diliyle söyleşsek ecre kadar
Gedayi’den dem vursak yahut da Külebi’den
Tarihlere mal olmuş nice can çelebiden
Meyledip hülyalara seyreylesek âlemi
Baharın dallarında zevk eylesek elemi
Avcumuzda kanarken lâl-i kirazın izi,
İki kaşın arası dâra çekseler bizi
Yar ile dosta doğru yol açıp yücelerden
Def eylesek kederi kedersiz gecelerden
Tokat’a selam dursak bir kirazın dalında
Yâd etsek erenleri tanelerin alında
Sonra saman yolunu sıyırıp üstümüzden
Hasretin matemini ayırıp üstümüzden
Üleşsek kirazları bir sana iki bana
Doyulur mu cananım ne kiraza ne sana
Kalbimde aşkın tadı sanki Tokat kirazı
Bir sepet kirazla gel gönlüm gönlüne razı
Sar elmalı yazmayı zülfüme yel değmesin
Dilerim ki elime başka bir el değmesin
Ah benim ömrü mürver, cânı server efendim
Yolunda gayba düşsem tek yönüm budur derim
Neylersin yar bu benden dâr-ı dünyada gayrı
Ne sana hasret kalır ne de uzakta ayrı
Ey benim şems-i sevdam dudağı lâl-i kiraz
Gel gönül iklimime bahtım gibi doğ biraz.
Bilirsin ki; Tok/atı dehlesen de koşamaz
Tokat’ın kirazını tatmayan çok yaşamaz