Azerbaycanın Kültür ve Edebiyat Portalının Türkiye temsilcisi

İki Ateş Arasında

Yürüdü çiçekler göçtü vaktimden,
Yüreğim bir deprem bölgesi şimdi
Ben Mecnun’um hala o Leyla değil,
Kalmadı o aşkın gölgesi şimdi.

Gözleri hülyamı teslim alırdı
Körüğün önünde har’dı elleri.
Her yokuş sonunda korku tuzağı,
Ya da bana göre ‘yar’dı elleri.

Gönül zindanında yattığım oldu
Bir kez yoklamadı kuşluk sırası,
Varsın iy’olmasın hatıra kalsın,
Saçının açtığı kırbaç yarası.

Yalnızlık

daha ten çıkmadan kentin dışına
başını alır da gider yalnızlık
kalabalıklarda yalnız başına
karanlık koynunda yatar yalnızlık

şekile kalıba oturmaz boyu
kabarır köpürür azar gün boyu
sofraya varmadan ekmeği suyu
can ocakta kaynar tüter yalnızlık