Son zamanların ya da yakın zamanın en cesur ve en insancıl, en doğru açıklamasını Diyanet İşleri Başkanı yapmış, aynı zamanda bu açıklama Diyanet tarihinin de yakın zamandaki en saygın, en güncel ve en sosyal açıklaması olmuştur. Allah’ın haram kıldığı eşcinselliğin, Dünyada yaşanabilecek en rezil işlerden biri olduğunu hiç değilse bu açıklamayla cümle âlem yeniden, bir daha duymuş olduğu gibi bu rezaleti kimlerin savunduğu da ortaya çıkmış oldu.
Bence, Diyanet İşleri Başkanın konuşmasını bahane ederek Yüce İslam Dinine yapılan bu rezil saldırı hakkında ilk başta hukukçular dava açmalıdırlar diye yazacakken soruşturma açıldığını öğrenmiş olduk. Hukuk demek; her türlü haksızlık ve saldırıya karşı koymak, herkesin ve her şeyin hakkını korumak demektir, buna inanç ve ahlâk kuralları da dâhildir. “Sesi çağlar öncesinden gelen” sözü tam da bu anlamda yani hukuk açısından bir saldırıdır ve tahrik yüklü düello sözüdür. Bu sözleriyle Allah katından gelmiş bir dini, aklı sıra aşağılayarak bir kavga ortamı açmak için Allah’ı da eleştirecek kadar cüretkâr ifadeler kullananların kimlere hizmet etmiş oldukları bilinmektedir, ümit ediyorum ki; hukuk bu tuzağı görecek ve gerenini yapacaktır.
HİV virüsünün eşcinsellik aracılığı ile oluştuğu, ürediği, bu gayrimeşru ilişki içerisinde olanların kanlarından alanlara bulaşarak yayıldığı ilmen ve tıbben sabitken nasıl bir insan hakkından söz edilmektedir? Eşcinsellik, ahlaksızlık olmaktan başka asla hak değildir, bilakis haksızlığın ta kendisidir. Bu gayrı ahlâkî ilişki sonucu ortaya çıkan HİV virüsünün, çeşitli yollarla masum insanlara bulaşmasına ve günahsız insanların, çare ararken sürüm sürüm sürünmelerine, hatta ölümlerine sebep olanlar hakkında dava açılmalı ve ilgilileri yargılanmalıdır.
Kimi kişiler belayı kendileri çağırır, kimileri de menfaatlanmak için bela üretirler, heveslerine uyanlar da belalarını bulurlar. İşte tarih şahittir ki; geçmişte Allah, bir topluluğu bu yüzden yani ahlâksızlıkları yüzünden, homoseksüellikleri, eşcinsellikleri yüzünden helak etmiştir, yaşananları tarihten silmek mümkün değildir, bu kişiler daha nasıl bir bela görmek istemektedirler? İnsanın gözü bir kere dönmeye görsün; bakan gözler görmez olur, kör olur. Bu nasıl bir ahlâk yozlaşmasıdır ki; ahlak dışı bir fiil insan hakları olarak görülebilmektedir. Kafamda sivri sorular dolaşmaktadır; bu kadar masum insanların ölümüne sebep olan, hayatı işlemez hale getiren coronavirüsün üremesine sebep önce yarasalar deniliyordu, şimdi yarasalar olmadığı söyleniyor, o zaman bunun altında ne vardır? Zaman her şeyi ortaya çıkaracaktır, Belki de Allah bizi bunlarla imtihan ediyor.
Genel olarak bilinen şudur ve tarih de bu tür ibretlik olaylarla doludur; Ahlâk kurallarını korumayan toplumlarda insan onuru güvende olamaz, namus ilkeleri korunamaz, namus, insanın onurudur.
Kişilerin keyfi davranışları yüzünden şahsen ben helak olmak istemiyorum, Allah’ın gazabına uğramak da istemiyorum, toplumun böyle bir sıkıntıya düşmesini de istemiyorum. Bunların bu cesareti buldukları boşlukların kapatılmasını beklediğimizi de belirtmek istiyorum.
Bu yazı 30.04.220 tarihinde YORUM GAZETESİ’inde yayınlanmıştır.