TOKAT MEVLEVİHANESİ İLK ŞEYHLERİNDEN ARİFE HOŞ-LİKA HANIM
VE HZ.MEVLÂNÂ’NIN 738.VUSLAT YILDÖNÜMÜNDE TOKAT’TA YAPILAN ETKİNLİKLER ÜZERİNE BAZI NOTLAR
Hasan AKAR
Konya, ülkemizde siyasi karışıklıkların yoğunlaştığı bir dönem olan 1976-1979 yılları arasında yüksek öğrenimimi yaptığım düşüncelerime ve hayatıma yön veren şehirlerden biri. Hz.Mevlânâ’nın ömrünün geçtiği ve gömüldüğü Kubbe-i Hadra’da bu şehirde yaşayan insanların kendilerini mutlu hissetmeler varsa aksinde O Allah dostunun fikirlerinden istifade etmemeleri bana göre büyük bir eksiklik olur. 1976 yılının Mübarek Kadir Gecesinde Hz.Mevlânâ Türbesi’nin hemen yanı başındaki Sultan Selim Camii’nde Yüce Yaradan’a açtığım ellerim ve dualarım boş çevrilmediği için daima şükrederim.
Tokat’ta Hz.Mevlânâ’nın (1207-1273) 738.Vuslat yılı üç önemli etkinlikle anıldı. İlki Tokat Kent Konseyi’nce 26 Haziran Atatürk Kültür Merkezi’nde” Dolunayda Akşam Tiyatro Grubu”nca icra edilen semazen gösterisi ,ikincisi GOP Üniversitesinde değerli arkadaşlarımız Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Hanefi Vural,Tokat Mevlevihane Vakıf Müzesi Müdürü Ekrem Anaç’la Cumhuriyet Üni.Öğretim Üyesi Prof.Dr.Kadir Özköse’nin katıldığı konferans ağırlıklı anma ,diğeri de İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 2011-2012 Öğretim yılı Kültür Sanat Proğramları çerçevesinde Tokat Gazi Osman Paşa Anadolu Lisesi’nce Konya Selçuk Üniversitesi Mevlânâ Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Yard.Doç.Dr.Nuri Şimşekler ve Fars Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Yard.Doç.Dr.Ali Temizel’in katıldığı ,ilgiyle izlenen konferanstı.Enstitü’den Poje Koordinatörü Uzman Nilgün Yamaner ve Salim Eker de programa katılarak gerekli desteği verdiler.
Katılımcıların oldukça memnun ayrıldığı bu proğramlardan ikisini takip edebilme imkânına sahip oldum.Yoğun proğramlarına rağmen GOP Lisesi’nce yapılan daveti kırmayarak Konya Mevlânâ Araştırmaları Enstitüsü’nden ilk kez şehrimize gelen değerli akademisyen dostlarımız saatlerce buzlu yollardan risk alarak Mevlânâ aşkıyla koşmuşlardı. Dolayısıyla bu konuda emeği geçen bütün kurumları ve cefakâr ,değerli insanları içtenlikle kutlamak gerek.
Mevlânâ Araştırmaları Enstitüsü’nden gelen hocalarımızla Gazi Osman Paşa Anadolu Lisesi’ndeki konferans sonrasında Tokat Mevlevihane Vakıf Müzesi’ni gezip Tokat Güneş Medya Grubunu ziyaret ederek kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Tokat Şairler ve Yazarlar Derneği’ndeki arkadaşlarla birlikte Öğretmenevi’ndeki yemekte konuyla ilgili sohbetlerimiz oldu.Ertesi gün de şehrin Sulusokak ağırlıklı tarihi mekânlarını imkanlar ölçüsünde gezdirmeğe çalıştık.
Mevlânâ’nın Tokat’a gelip gelmediğini tam olarak bilemiyoruz. Bunu Konya’dan gelen akademisyenlere de sorduğumuzda Mevlânâ’nın geliş güzergâhında Tokat’ın bulunmadığını ancak bir alperenler şehri olan Tokat’a daima bir ilgi içerisinde olduğunu mevcut bilgi ve belgeler ışığında belirttiler. Ancak , Fih-i Mafih adlı eserinde Tokat’la ilgili çok manalı sözlere ulaşıyoruz:
Mevlânâ Hazretleri uzun bir yolculuktan sonra Konya’ya döndüğünde halk heyecanla sorar:
-Nereden efendimiz,Yolculuk nereden?
Hz. Mevlânâ bu soruyu son derece memnun bir şekilde:
-Alîmler,şairler ve fadıllar yurdundan.
Halk bu nezih cevaba:
-Deseneki Efendimiz Tokat’tan geliyorsunuz .Diye cevap verir.
Ve:
“Tokat’a gitmek gerek.Orada havalar güzel.” Mısraları O’nun gelip gelmemesinin dışında Tokat’a olan sevgi ve ilgisini çok rahat göstermektedir.
Tokat’ta Mevlevilik Tarikatının kurulması ve gelişmesi, Hz.Mevlânâ’nın müritlerinden olan Selçuklu Hükümdarı 4.Kılıçarslan’ın 1260 yılında Pervane ünvanıyla görev verdiği Muineddin Süleyman zamanında başlar.Muiniddin Pervane kendi döneminde alimleri korumuş Tokat’ta Fahreddin Irakı’nin müridi olmuştur.Hankâh,hamam ve şifahane yaptırmıştır.(Bunlardan Pervane Hamamı ve Şifahane-Gökmedrese ayaktadır.)
Tokat’ta Mevlevihâne ve bununla ilgili arşiv bilgilerine 1455 Tarihli Tapu Tahrir Defterleriyle birlikte 1530 tarihli Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü yayınları arasında yer alan Muhasebe-i Vilayet-i Karaman ve Rum Defteri’nde rastlanmaktadır.
Biz bu kısa yazımızda daha çok Mevlânâ’dan sonra tesis edilen Mevlevilik Tarikatında kadın ve Tokat Mevlevihanesi’ne atanan Konyalı Mevlevi Şeyhi Arife Hoş-lika Hanım’dan bahsetmeğe çalışacağız.
Mevleviliğin yegane ilkesi insanlığa Hakk’ı anlatmaktır.Dolayısıyla tasavvufi düşüncede insan muhatap ,gaye olarak ele alınmaktadır.O,insanın cinsiyetinden ziyade kimliği üzerinde durmaktadır.O’na göre kadın ve rekek bir bütünün iki parçasıdır.Onun için Mevlana erkek veya kadına önce insan olduğu için değer vermiştir.
Hz.Mevlânâ hayatı boyunca erkekler kadar kadınlara da değer ve ders vermiş,onların kendi aralarında düzenledikleri sohbetlere ve sema törenleri düzenlemelerine müsaade ederek uygun zamanlarda kendisi de sohbet bölümlerine katılmıştır.O yıllarda Konya’nın ileri gelenleri,hanımları baştan beri Mevlânâ’ya ve Mevleviliğe büyük hayranlık duyarak mürit ,müride olarak O’nun yanında yer almışlardır.Kadınlardan zengin ve varlıklı olanlar Mevlevi Dergâhlarının çeşitli ihtiyaçlarını karşılamada tereddüt etmemişlerdir.Bunların arasında sultanların hanımları ve kızları da yer almıştır.Sultan Rükneddin’in eşi Gömeç Hatun,Mevlânâ’nın “sağ ve sol gözümdür” dediği Fatma ve Hediye Hatun ,bilgin ve sultan kızlarının hocası diye kabul ettiği Usta Hatun,sesinin güzelliği ve nağmelerinin hoşluğu ile bilinen Tavus-u Çengi Mevlevi Tarikatını gönüllere ulaştıran değerli hanımlardır.
Mevlevi Tarikatını günümüze aktaran güvenilir kaynaklarda Sultan Veled’in (1226-1312) kızı Şerife Hatun’un bir çok müride sahip olduğu bilinmektedir.Hz.Mevlânâ daha o devirlerde bile kadın erkek ayrımı yapmadan ilahi aşk yolunda faaliyetlerini yürütmüştür.İlahi aşk yolunu kendisinden sonra gelen torunları takip etmiştir.Yine torunlarından Ulu Arif Çelebi’nin tıpkı dedesi Mevlânâ gibi kadınlarla görüşüp konuştuğu ,onların sema meclislerine gittiği Mevlânâ ile ilgili kaynaklarda mevcuttur.
Ahmet Eflaki’nin Menakıba’l Arifin adlı eserinde resmi olarak halife ve şeyh olarak atanan hanım Mevlevilerin başında Ârife-i Hoş-lika-yı Konevî’yi zikretmek gerekir.O,Tokat’ta Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled’in büyük oğlu Ulu Arif Çelebi’nin (1272-1319-20) halifesidir.( Ahmet Eflaki ,0’nun emriyle o dönemi aydınlatan Menakıb’ül Arifin adlı eseri yazmıştır.)Civar büyükleri de onun müritleri olmuşlardır.
Ayrıca ,Mevlânâ daha hayatta iken,Mevleviliğin Tokat’ta tanındığı ve oldukça fazla taraftar topladığı söylenilebilir.O’nun müsadesiyle Muineddin Pervane tarafından Tokat’a davet edilen ve kendisine büyük bir hanigah yaptırılan Şeyh Fahreddin-i Irakî’nin gittiği sohbet meclislerinde Mevlânâ’nın derin ilminden bahsederek ah çektiği söylenir.
Yine o dönemle ilgili olarak ariflerin menkıbelerinde Ulu Arif Çelebi’nin Tokat’a ziyaretlerinden birinde karşılaşmış olduğu Şeyh Bahaeddin Cendi’den bahisle “O’nu Hankâh-ı Hoca Münir’e şeyh yaptı denilir.(Hoca Münir Zaviyesi vakıfları tam olarak tespit edilememiştir.Bugünkü Kabe-i Mescit Mahallesinde bir sokağın adı olarak varlığını sürdürmektdir.)
Konyalı Arife Hoş-lika, işte Mevleviliğin süratle arttığı bir dönemde Mevlânâ’nın torunu Ulu Arif Çelebi’nin halifesi olarak Tokat’a atanmıştır. O dönemde ilgi çeken bir olay da Nasıreddin Vaiz ile ilgilidir.Kendisinde bir müddet misafir kalmış olan Mevlânâ Rüknedddin Urmeviü’l Veledi’nin oğlu Müfessir Nasıreddin Vaiz ,din ve tarikat konsundaki konuşmalarıyla şehir halkının gönlünü kazanmıştır.Ancak bu sohbetleri sırasında Ulu Arif Çelebi hakkında bazı olumsuz sözler sarf edince Arife Hoşlika’nın canı sıkılmıştır.Zira Tokat’a O’nu Sultan Veled’in oğlu Ulu Arif Çelebi hususi göndermiştir.Nasıreddin’e yaptığı davranışın hoş olmadığı anlatılınca Nasıredddin oldukça üzülerek dargın bir vaziyette Niksar’ın yolunu tutmuştur.Ancak Nasıreddin bir hafta kalabildiği Niksar’da Cuma günü vaaz ederken üzüntüsünden hastalanır ve pişmanlık içinde tekrar Tokat’a döner.Ulu Arif Çelebi’nin müridi olur ama itibarını kaybetmiştir.Bir kaç gün sonra da ruhunu Hakk’a teslim eder.
Arife Hoşlika kısa zamanda çalışmalar yaparak kendisine kadın erkek çok sayıda mürid bağlar.Mevlânâ’nın ailesinden Tokat’a giden sadece Ulu Arif Çelebi değildir.Onun annesi Gerâke Hatun’un da Tokat’a gittiği ,oğlu Ulu Arif Çelebi’ye elini öperek aşırı hürmet etmesinin Gurnaç Hatun,Muinedddin Pervane’nin kızı ve şehrin diğer ileri gelenlerince hoş karşılanmadığı rivayet edilmektedir.
Bu durum karşısında Gerâke Hatun:”Ne yapayım,ihtiyarım elimde değil.Onu oğul yerine koymuyorum ben.O benim şeyhim,bana Mevlânâ mesabesinde .Mevlânâ beni ona bıraktı.Onu gördüm mü Mevlânâ’yı görmüş gibi oluyorum.” Diyerek kendini savunmuştur.
Tepkilerin artması üzerine ayrıca o Cuma günü bir sema meclisi tertip ederek bütün kadınları çağmış,Çelebi sema ederken vecd içinde Sultan Veled’in şu rubâisini okumuştur:
“Biz latif canlarız,bize bakmanın bizi görmenin imkânı yok.Bir yerde görünmedeyiz amma mekânsızlık alemindeyiz.Yüzümüzdeki örtüyü kaldırırsak aklı da kapar ,mahvederiz,fikri de,gönlü de.”
Tarih boyunca alperenler, evliyalar, âlimler, şairler şehri olarak onur duyduğumuz Tokat’ı ve Tokat Mevlevihanesi’ni bu bilgiler ışığında iyi değerlendirmemiz gerekir. Ve şehrin diğer şehirlere olan çıkış ve giriş noktalarına neden:
“TOKAT’A GİTMEK GEREK
ORADA HAVALAR GÜZEL.
Hz. Mevlânâ” Diye Tokat’ı tanıtmak için yazamıyoruz bilmem?
Yararlanılan Kaynaklar:
Abdulhalim Durmaz-Tokat’ta Mevleviler
Doç.Dr.Hülya Küçük-Türk Tarihinde Kadın Veliler
Doç.Dr.Hasan Yüksel-Tokat Mevlevihanesi
Prof.Dr.Kadir Özköse-Mevlânâ Celalettin Rumî’nin Düşüncesinde Kadın
Ahmet Eflakî-Menakıbü’l Arifin
Remzi Zengin-Tokat Mevlevihânesi Üzerine Düşünceler-KÜMBET Dergisi
Prof.Dr.Mehmet Beşirli-XIX.Yüzyılın İlk Yarısında Tokat Mevlevihanesi ve Gelirleri İle İlgili Sorunlar