1521450_720951791248802_1490569933_n (2)

Azerbaycanın Kültür ve Edebiyat Portalının Türkiye temsilcisi

Bilmem hatırlar mısın,gözlerinin ruhumu sıkıştırdığı “o” ilk ser/ab-ı?
Yatac/ak toprak parçası bulamayınca, ruhların Sema’da asılı kalışı!
Kesilir ümitler dünyadan, bu hal üzere bir müddet baş aşağı.
Kalmayınca vakit sıyırır ruhu, bedenin apansız ve arsız telaşı…

Yine de sevdim Celladın hükmederek ruhuma ilk dokunuşunu…
Dünya üzerinde görmedim böylesi asil ve muzaffer duruşu…
Bu “haz” firdevs tezahürü, müteşabih bir an’ın soluksuz çoşkusu…
Sultan Süleyman’ın dergahındaki karıncanın dahi yoktur kuşkusu…

İcazet yok! Ruhu terkedip giden meczup bedene Asr-ı Saadette!
Nefsi ney’le meşgul ise, yine onunla beraber olacak Hakikatte!
Sanmaki vazgeçecek muhabbetten, gözü riya’sız hep firkatte!
Bu dem üzere “nihavend” sürecek ömr-ü zelil, daimi kesrette!

Nasıl da alışmış ruhu hemeyâna, sanki asırların tanışıklığı…
İki YOK’luk hasılı cemre’nin, YOK’luk uğruna barışıklığı…
Kendinden geçen, lakin yekdiğerinden “asla” geçmeyen adaklığı!
Son bulacak esaret mahşerde, ebediyete intikal sanıklığı!…

Hakkımdır, göz koymasın kimse, alacağım alnımın akıyla…
Hilkat’in kanunları mübecceldir, dönmüyor dünya çarkıyla…
Kimbilir sürgün’ün hangi “yas” günü, sadece meridyen farkıyla…
K/öz K/öze uzanıp musallaya, Aşk’la kavuşacağız Rahman’a!…