03

Azerbaycanın Kültür ve Edebiyat Portalının Irak temsilcisi

Not : Değerli ve sevgili Azerbaycan Edebiyatçılarına, Irak Türkmenler arsında büyük ün kazanan son Klasik şairlerimizden olan ( Osman Mazlum )’un Bir kaç Yazdığı Hoyratlarında ( Bayatılarında ) ele alıp içinde kapsayan Felsefeyı sizlere açıklamak istedim. İnşallah beğenirsiniz. Saygılarımla.

Cansize
Ruh ne yapsın cansıza
Erbill’iye şereftir
Kurban versin can, size.

Esat ERBİL

Türkmen edbiyatı Irak’ta ve dünya Edebiyatı arasında geniş bir yer almıştır, bu zengin edebiyat bir çok bölümlerden oluşmuştur bu nedenle de plansız içine girmekle insan oğlu dalları arasında kendini kayp eder … İşte bu zengin dallarından örnek olarak alırsak ( Şiir, Hoyrat, Dörtlük, Öykü, öykücük, Sahne, Piyes, Düz Yazı, Araştıma ve diğer dalları … ). Biz Türkmenlerin medeniyet tarihimizda olduğu gibi zengin bir geçmişimiz vardır bunada tarih sayfaları belge olarak ep iyi bir tanıktır.
Şüphesiz şayet dönersek çok eski tarih sayfalarına ve tarafsız bir araştırmacı gözü ile tarih sayfalarını titizce takıp edersek görünür ki Türkmenler asil yerleri Ortaasyadan gelen bir kavumdur ( Daha net Aslımız Azerbaycalı olduğumuzu İyice biliyoruz ), ve Irak toprakları verimli olduğu için orada yerleşmeleri Tarihi çok çok eskiden beridir tespit olunmuştur, nedeni ise çünkü Irakın Toprakları verimli bir toprak ve sürekli Türk aşiretleri arasında çıkan çatışmalar nedenile bir birlerinden uzak düşüp oraları seçmişlerdir. Bu göç tarihlerini iyice araştırırsak ve tarihçilerin belge ve Orhun Yazılarına dayanarak biz Türkmenlerin Irakta yerleşme tarihimiz çok eski olduğunu vurgulamaktadır ve dönemide ( Sümerler dönemine dayanmaktadır ) … Böylece tarihimiz koca bir tarihtir ve edebiyatımızda ona göre koca olmaktadır. Bu sözümüze tanık olduğu yüzlerce şair ve Efsanevi yazarlarımız bulunmaktadırlar, işte edebiyatımızda yüzlerce dev şair ve yazarlar bulunmaktadır ve bir kaç filozof şairlerimiz vardır ki onlarıın ismiyle biz Türkmenler İftihar etmekten onur duyarız. Örneğin : Farabi, Nesimi, Şairler Sultanı Fuzuli, Kabil, Şeyh Cercisler, Garibi, Nesrin ERBİL, Mehmet İzzet HATAT, Ata TERZİBAŞI, Mehmet Sadik, Osman MAZLUM ve diğerleri.
Burada onu vurgulamak istiyorum ki Türkmen Edebiyatında yüzlerce dev kilasik şairlerimiz vardır ama Irak Türkmenlerinin son Kilasik şairlerimizden ki kendisiyle uzun zamanlar bir ortamda dostluk edip ve bir kaç suhbetlerde bulunmuşuz ve faydalı bilgiler edebiyat yeteneğime bir hoca olarak sunmuştur oda ölmez şairimiz merhum Avukat ( Osman MAZLUMDUR ).
( Mazlum ) diye biliriz hayatını Türkmen Edebiyatına adadı, o hiç evlenmedi hayatına ortak seçmedi belkide hayat ortağı sadece Türkmen Edebiyatı oldu, o elinden geldiği kadar biz Türkmenlere bir çok ürünler sundu, böylece diyebiliriz ki ( Mazlum ) kişisel mutluluğundan Türkmen Milleti için vaz geçt, ve hayatını Edebiyatımıza kurban verdi, buda bizim görüşümüzde en büyük özveridir ve büyük takdire şayendir.
Söylediğimiz gibi ( Osaman MAZLUM ) Edebiyatimizin önemli bir sembölüdür ve değerli bir yeride vardır, onun hayatından kısa bilgiler vermeyi burada uygun görüyorum :

Asıl ismi ( Osman Mustafa Ali ), 1922 yılında Kerkük Şehrinde dünyaya göz açmiştir, ilk ve orta ve liseyi Kerkükte bitirdikten sonra 1952 yılında Bağdat Üniversitesinin Hukuk Fakültesine alınmıştır, 1956 yılında Fakülteyi başarıyla bitirirken, 1957 yılından itibaren özgür Avukatlıkta çalışmıştır, sonradan Kerkük Mahkemesinde Baş Katip görevine atanmıştır, uzun yıllar hizmet sunarken en son Emekliye ayrılmıştır. 22 Temmuz 1995 tarihinde fani dünyaya göz yumup Allahin rahmetine kavuşmuştur, ve bizden ebedi ayrılırken Türkmen Edebiyatımız en son Eski Kilasik Şairlerimizden toprağa verilmiştir, gömütü nurla dolsun amin.
Bu uzun zaman içersinde yoğun çalışmaları nedeniyle bir çok ürünler ortaya koymuştur onlardan :
1 – Kerkük Hoyratları ( 3 Cilt ) – 1956 – Bağdat.
2 – Gönlümün Defterinden – Şiirler – 1967 – Kerkük.
3 – Abidin – Şiirler – 1972 – Kerkük.
4 – Hoyratlar – 1975 – Bağdat.
5 – Horuzla Hasbihal – Dörtlükler – 1986 – Bağdat.
6 – En son Değerli Yazar ve Sanatçımız ( Behcet Gamgin ) Beyleri Mazlümün Kitaplarda bulunmayan şiir ve gazellerini bir kitaba yerleştirdi oda ( Osman Mazlumun Ülfetnamesi ) adında bir kitap ortaya koydu.
Yukarıda sıraladığımız kitaplar bir Türkmenlerin Kütüphanelerini zenginleştirip yeni eserler kazandırmıştır, bu münasebetle uzun zamandan beridir büyük şairimiz ( Osman Mazlum ) hakında yazmak istemişim ama yoğun işlerim nedeniyle yolumda engel olmuştur.
Bu gün firsatı buldum ve bu firsatı kaçırmamak için bir kaç Cinaslı Hoyralarından ele alıp onları iceleyip ve ne kadar anlamlı olduğunu ve ne kadar Felsefe ve dirayetli hikmetli anlamlar kapsadığını göstermek istedim, benim yorumum olabilir ( Mazlum ) yazdığı hoyratların yüzde bir ifade ettiği anlamlar vermemişim ama onu anmak ve ruhune bir fatihavermek ve onu unutmamak vefadan geldiği için güzel Hoyratlarından bazisini ele aldık umit ederim ki azda olsa bile vefa görevimi ödemiş olabilirim.
Ben yaptığım araştırma ( Mazlum )’un Hoyratlarını incelemek değil belki de ne kadar ( Mazlum ) usta bir şair ve şiirinde ve Hoyratlarında Mantik kullanan birsi olduğunu ve bu Hoyratlar ne amaçta yazıldığını ve ne Felsefeyi anlam taşıdığını ifade etmesini göstermek isti istiyorum, diğer yandan bu Hoyratlar biz Türkmanlerin Milli Kimliğimiz olduğunu gençlerin gözleri önüne seergilermek istedim ki her zaman bu Hoyratlar biz Türkmenlerinin kimlikleri olarak güvenmelerini istiyorum. Başka bir önemli neden ise oda Hoyrat Cinasli olması ve kanadları arasında anlam bütünlüğünü göstermek istedim ki gelecek aydın gençlerimiz ve yeni kuşak Hoyrat yazan Hoyrat anlam bütünlüğü ile konu birliğinine önem vermelerini arzu ettim, bir araştırmacı olarak ( Mazlum ) Felsefe anlamlı Hoyratlarını genç yazarlarımıza titiz bir yol ile açıklamağı uygun gördüm ve inşallah başarlı olmamı ümit ederim :

( 1 )

Gülerem
Bülbül eyler güle, ram
Alam zevkinden güler
Men derdimden gülerem.

Yukarıdaki Hoyratın kanadlarına iyice bir göz atarsak, görürüz ki her şeyden önce Cinas bakımındancinası tamdır, birinci ve ikinci kanatlarına bakarsak anlam bütünlüğü mükkemeldir, çünkü gül ile bülbül ikiside yerleri bağdır bir birinede aşıklar, yanı birinci kanatta gül ile başlamiştir ikinci kanatta ise aynı bağdan dışarı çıkmıyarak bağ içinde kalmıştır ve bülbülün güle şeyda ve aşık olduğunu çok güzel ifade edip ve iyi bir uslupla göstermiştir ve bülbül güle hayran ollduğundan etrafında pervane gibi dolanmayı ( Ata sözünü vurguluyarak başına dolanım – Sevgi ve mühabbeti ifade etmektedir ), ve aşıklığını ispat etmek için kendine göstermektedir. Gel gelelim üç ve dördüncü kanadına, insan oğlunun safa içinde olduğundan mutlu olup gülmeleri gerekmektedir ve mutluluğa yol açılır, ama diğer yandan bazi kimseler de özelliklede hayatını başkalarına ödeyen ve elem içinde mutsuz yaşayanlar ki ne kadar da paraları bulunup ama saadeti bulmadıkları halde umutsusluktanda gülerler … Acı ve Üzüntü bazen insan oğlunu güldürür buda hayat Felsefesidir. Söylemeye değer ki yukarıdaki Hoyrat bence en mükkemel bir şekilde yazmıştır marhum ( Osman Mazlum ) Ağabeyimiz. Hoyrat her insanın yaşamında büyük bir rol oynamaktadır, bu yüzden sizlere en güzel ve anlamlı olanları örnek vermek istiyoruz.

( 2 )

Güleseri
Bülbül ver Güle, seri
Bağımı xazan vurdu
Koymadı gül, eseri.

( Mazlumun ) ikinci Hoyratında genel şekil ve anlam bütünlüğü daha mükkemel bir şekilde görünmektedir, birinci Hoyrattan daha güzel anlam bütünlüğü işlenmiştir :
Bağ içinde bulunan nesneler şunlardır ( Bağvan, Gül, Bülbül, Dikan, duvar ) hepsi bu hoyratta bulunup şayet zikr olunmamışsada ama onlara değinmiştir. Her bir hoyrat yazılırsa cinas – anlam bütünlüğü ve güzel şekil oluşursa bu üç öğe hoyratın değerini gösterecek ve her bir hoyratçı veya şair hoyratı yazdığı an bu öğelere dikkat etmeleri gerekiyor, şayet hoyrat bu şekilde yazılırsa o zaman bu hoyrat Cinas, anlam ve şekil bakımından bütün olacaktır. Bakınız ( Mazlum ) ne güzel işlemiştir bağda gülü ele almıştır, bülbülü de sadik bir aşık göstererek pervane gibi gülün başına dolanmaktadır ve başını gül oğruna kurban verirsede hale az olduğunu ifade etmektedir … Böylece tüm insanlara burada bir önemli mesaj veriyor oda :
Her aşık maşukuna başını kurban verse bile çok normaldır vefa , sevda, kurban ve özveri kapsayan aşk her zaman başarlı olacağına emin olmalarını gösteriyor ve en sonunda iki sevilern başın bir yastığta uyumalarına vesile olur ve mutlu bir yaşam önlerine sergiliyecektir.
Diğer yandan ( Mazlum ) insanlara genel olarak hıtap etmektedir ve onları hepsini çağırıp aynı şöyle felsefe olarak söylemektedir :
İsan oğlu ne kadar mutlu olursa olsun ama mutluluk nesnelerini elinde olduğu halde anıdan kayp ederse o zaman ümidini kayp ettiği zaman hayal alemine teslim olmaması gerekiyor ve mücadelesini sürdürüp devam etmesi gerekir. İşte felsefe anlamında burada meydanda ortaya çıkıyor ki söyliyor ( Bağımı Tikan vurdu … Gül eseri kalmadı ) yanı diğer anlamda felsefenin diğer yüzüne göz atarsak söyliyor ki yad eller her şeyimi alıp hiç bir şey bize bırakmadılar ve yerimizi, tarlalarımızı ve arsalarımızı elimizden alarak kendi öz yurdumuzda yabancı kaldık daha anlam bütünlüğünde söyliyor iyi insanlar az kaldı ve değerli insanlardan iz kalmamış gibi görünüyor, bu halde kanaatım var ki iyi mücadele sonucunda tekrar kayp ettiğimiz ve bize ayıt olanları geri alacağımıza ümit verip yeniden gülü dikip bağımızı avadan edip tekrar başlar süslü ve renkli güller ile düzen haline getireceğiz. İnsan oğlu bir kayp edip iki kayp ederse ama labut üçüncü veya dördüncü uğraşmalarında başarı elde eder ve umutlar gerçekleşir.

( 3 )

Kanala
Vapor girdi Kanala
Yüzüne suluk salma
Koy dudağım kan, ala.

Yukarıda bulunan hoyratta büyük usta şairimiz ( Mazzlum ) dünyanın bütün insanlarına anlatmak istiyor ki eskiden atalarımız nasıl hasta olanlara ilaç yapmaktaydılar, özellikle de eskide bugünümüz gibi ilaç nesneleri bulunmamaktaydı o zaman mazıdan bir ölümsüz bir örnek almış biz yeni kuşaklara anlatmak istiyor ki nasıl o dönemlerde hasta birsine ilaç yapılırdı. Bu hoyratta ( Mazlum ) bizleri ta 1920 yıllarına geri dönderip o dönemlerde bel ağrısı ve kemik hastalığı ve baş ağrısı olanların nasıl ilaç olurmuşlar bu ilaçı anlamak için açıklamak zorundayım ( evvelki zamanlarda atalarımı ve büyüklerimiz ” Hicame ” denilen yollar ile hastalar ilaç olunmaktaydılar, bu ilaç hakkında Peygamber Efendimiz Muhammed ( s.a.s ) buyurmuş bir hadisi şerifte : ki ” Hicame ” yapmak Müslümanlar için bir Sünnettir ), buda hastanın beliden ve boynundan yoksada yüzünden hicame olarak kan almakla gerçekleşirdi. ( söylentilere göre her insanın belinin üst bölgelerinde Bahar Mevsiminde gözdesinde bulunan tüm pis kan o bölgede toplanır bu nedenle de hicame belin üst bölgelerinde kan almakla olurdu, Hicame yapılırken hemen o hasta iyi olurmuş ve bel ile ayak ağrısı kesilirdi, söylemeye değer ki bazi Türkmen köy ve kasabalarımızda Hicamede ufak bir su Hayvanı kullanmaktaydılar onun ismi ” Sülük “tur, bu su hayvanı hasta kimsenin beline ve yüzüne bırakılıdı bu hayvanda tüm pis kanları hastanın canından alıp emerdi, sonradan bir başka sülük bele yoksada ayağa bırakırdılar böylece tüm pis kanlar hasta canından çıkıp iyileşirdi . Şimdi gel gelelim yukarıda yazıldığı Hoyratımıze büyük şairimiz bize ilk önceden Folkulor hasta ilac yollarını biz genc kuşaklara anlatıyor ve seslenip bakınız sizin büyükleriniz veya atalarınız öyle açıklayıp yollar ile hastalarını ilac etmekteydiler. Diğer yandan sevgiline hitaben söyliyor :
Ey sevgilim Sülüğe ne gerek var yüzüne salmışsın pis kanları emmek için bırak ben öpüşlerimle o pis kanları emip sömürüm ve seni iyileştirim, birde sen yanaklarını ağzıma koyda bak ne güzel oynayacağım ( Sülük ) yerine dişlerim dudaklarını eme eme kızartıp senin tüm eş ve can azarından kurtaracağam ve azarlarına son vereceğim, çünkü yanağının Zekatını dudaklarından alacağım ey dilber.
Böylece ( Mazlum ) bizlere sesleniyor bakınız atalarınızın izlerini kayp etmeyin onların izinde yuruyun.

( 4 )

Yazılanı
Bağ gezer yaz, yılanı
Başıma gelenden bil
Alnıma yazılanı.

( Mazlum ) bu Hoyratta bizlere yaz günlerinde bağları dolaşıp haberdar etmektedir ki yıllanlar çokalır yaz mevsiminde bağda dolaşırlar, böylece insanları uyarıyor ve dikkatlarını çekmek istiyor. Diğer yandan insan oğlu derler ki alnında ne yazılmışsa onu görmeli. ( Mazlum ) hayatını iki satırla anlatıyor mütsüz ve kimsesiz yanlız eşsiz ve yoldaşsız olduğunu anlatıyor ki bak yüzüne anlarsın bu insan kimsesiz ve mütsüz olduğunu alnında yazılmamış ama o kadar zülüm ve gam ile çile çekmiş kı alının yazısı hayat sıkıntılarından belli olmuştur.

Osman Mazlümün çok kimetli yukarıda gösterdiğimiz örneklerden daha fazla ve derin anlamlı Hoyrat ve şiirleri vardır burada yazımıza son vermek istiyorum derin saygı ve sevgilerimle.