Tarih Öğretmeni
Tarihimizde pek bilinmeyen ve değinilmeyen bir kimsesizler hikayesidir “Gürbüz Çocuklar Ordusu”. I.Dünya Savaşı’nın yeni bittiği ve savaşın yaralarının sarılmaya çalışıldığı sıralarda Kazım Karabekir’in gayretleriyle kurulan bir ordudur. Aslında buna sadece bir ordu demek doğru değildir. Gürbüz Çocuklar Ordusu, anne ve babası ölmüş veya kaybolmuş öksüz ve yetim çocuklar için bir eğitim yuvası ve bir aile olmuştur aynı zamanda.
Kurtuluş Savaşı’nın önde gelen komutanlarından Kazım Karabekir Paşa, 15. Kolordu komutanı olarak Doğu Cephesinde büyük başarılara imza atmış ve savaşın kazanılmasında önemli rol oynamıştı. Onun tek özelliği komutanlığı değildi. Aynı zamanda neredeyse tamamı yıkılıp enkaza dönüşmüş bir ülkenin yetim kalan çocuklarıyla da özel olarak ilgilenmişti. Yapılması gereken belliydi: Bu çocukları sokaklardan kurtarmak ve iyibir eğitim vererek meslek sahibi yapmaktı. Kazım Karabekir de bu amaçla bölgede bir çok eğitim öğretim kurumu açarak yetim ve sahipsiz kalmış bu çocukların eğitim alması için çabaladı. Kazım Karabekir’in bu yöndeki ilk faaliyeti Doğuya geldiği ilk günlerden itibaren başladı. 1919’da Erzurum’a giderken yol üzerinde Bayburt’ta gördüğü bakıma muhtaç çocukları Erzurum’a nakletme emri vermişti. Böylece giderek büyüyecek olan bu projenin ilk adımı atılmış oldu.
Erzurum’a geldiğinde bölgede 6000’e yakın bakıma muhtaç çocuğun olduğunu belirlemiş ve rapor etmişti. Bu çocuklar öksüz ve yetimliklerini en acı şekilde yaşıyor; sokaklarda, ağaç kovuklarında, mağaralarda ağaç yaprakları ve ot yiyerek hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Kazım Karabekir bunların durumunu görerek çok üzülmüş, duygu ve düşüncelerini yazdığı “Çocuk Davamız” adlı eserinde şöyle dile getirmiştir: “Bakımsız çocuklar millet enerjisinin kaybedilmesi demektir. Bakımsız bir fidan kurur, çürür veya yabani olur. Bakımsız çocuklar ise hastalıklı olur, ölür veya suçlu ve cani olur.” Bu çocukları toplayan Kazım Karabekir onlara
“Gürbüz Çocuklar Ordusu” ismini verdi. 24 Mayıs 1335’de (1919’da) Erzurum Darüleytamından (Yetimler yurdu ) yaşı 12’den yukarı olan 33 çocuk alınmış ve daha sonra bu sayı bine yaklaşmıştır. Onlarla özel olarak ilgilenen Kazım Karabekir, gece yatılı okulu açtı, bir ilkokul ve anaokulu da yine açılan okullar arasındaydı. Temel eğitim veren okullar haricinde bu çocuklara mesleki eğitim de verildi. En ünlü okullardan, Erzurum’da bulunan Firdevsi Kışlası’ndaki iş ocağına yüz kadar çocuk gönderildi. Bu ocakta otomobil tamiri ve şoförlük eğitimi de verilmekteydi. Bu yüzden buraya Otomobil Mektebi adı verilmişti. Sadece okuma-yazma değil, terzilik, ebelik, dişçilik, kunduracılık, saraç çıraklığı gibi meslekleri öğreniyor; yara sarmak, yaralı taşımak, müzik, fotoğraf ve tiyatro gibi alanlarda da yetiştiriliyorlardı. Bu çocuklar için ayrıca tantanalı bir sünnet düğünü de yaptırmıştır.
Kazım Karabekir’in kızı Timsal Karabekir, Hürriyet Gazetesinde yapılan bir röportajında aynen şunları söylemiştir:
“İnanması gerçekten güç ama o günün koşullarında sinemacılık, şimendifer ve buhar makinesi tamiri, sıhhiyecilik eğitimi dahi veriliyordu. Hatta çocuklar küçük çaplı ameliyat yapabilecek duruma gelmişti. Orduya potin ve kıyafet dikerek de yarar sağlıyorlardı. Bugün bile çok yaygın olmayan sporB dallarında eğitim alıyorlardı.”
Mayıs 1920’ye gelindiğinde Erzurum’daki çocukların sayısı 1650’yi bulmuştu. Kazım Karabekir
1 Mayıs 1920’de Erzurum halkının da katıldığı bir programda bu teşkilata “Çocuklar Ordusu Teşkilatı”
adını verdiğini ilan etti.
Kazım Karabekir Erzurum’da bu önemli eğitim faaliyetine öncülük ederken, Kurtuluş Savaşı’nın önemli dönüm noktalarından biri olan Kars Zaferi’ni de kazanmıştı. Kars’ta Ermenileri mağlup eden Karabekir Sarıkamış’ı ordusu için karargah merkezi haline getirdi. Karargahın buraya taşınmasında Ruslardan kalma bir çok modern binanın olması etkili oldu. Karabekir, şehirdeki bu modern binaları, Çocuklar Ordusu Teşkilatı’nın eğitim faaliyetleri için de bulunmaz bir fırsat olarak görmüş ve burayı Çocuklar Kasabası haline getirmek istemişti. Böylece Sarıkamış’ta eksiklikleri tamamlayarak açtığı muhtelif kurslarla, müzik ve spor mektebi, müze, sinema salonu ve kütüphanesi ile de tam donanımlı bir şehir oluşturmuştur. Bu okullarda ücretsiz eğitim gören çocuklar, bölgede ihtiyaç duyulan mesleklerde çalışmışlardır. Ayrıca burada bir Sıhhiye Mektebi açarak, çocukların bu alanda da eğitim görmesini sağlamıştır. Burada öğrenimini tamamlayan 50 öğrenci 30 Mart 1923’te mezun olmuş ve doğu vilayetlerinde sağlık alanında hizmet vermeye başlamışlardır. Bunun yanında Sarıkamış Askeri İdadisi de kurulmuş ve bu durumu Karabekir, “Artık çocuklar kasabamız tam kadrosuyla kurulmuş oldu” diyerek nitelendirmiştir.
1922 yılına gelindiğinde Çocuklar Ordusu Teşkilatı Sarıkamış, Kars, Trabzon, Kağızman, Beyazıt, Iğdır, Ardahan, Artvin, Rize, Sürmene ve Erzincan da dahil olmak üzere 17 alay halinde örgütlenmişti. Her okulun aynı tarzda bir bayrağı ve alay numarası vardı. Karabekir Paşa yalnızca yetim Müslüman çocuklara değil, Ermeni çocuklara da aynı muameleyi yapmıştır. Trabzon’da bir okulu yetim kalmış Ermeni çocuklar için tahsis etmiştir.
Konu ile ilgili yazdığı “Çocuk Davamız” adlı eserinde kendisinin şu sözü anlattığımız bu gerçeği gözler önüne seriyor : “Hayatımda bana zevk veren hayli başarılarım vardır. En zevklisi binlerce bakımsız çocuğun hayat ve geleceğini kurtarmak olmuştur.”
Savaşın devam ettiği yıllarda böyle bir çalışma yapmak, bu çocuklarla ilgilenip onları her alanda yetiştirmek gerçekten büyük bir başarıdır. Bu başarısından dolayı ona “Yetimler Babası” dendi. Anadolu’nun bağrından kopup gelen çocuklar Kazım Karabekir sayesinde yetişmiş ve bir meslek öğrenmiştir. Hatta öyle ki halk arasından şu sesler sık sık duyulur hale gelmiştir: “Keşke ben de ölseydim de çocuklarım bunların arasında yetişseydi.”
Gürbüz Çocuklar Ordusu’nun çocukları tam bir asker gibi de talim görmüş, hakiki top, makineli tüfek, sahte bomba ve süngü ile de çalışmışlardır.
Timsal Karabekir, Çanakkale Savaşı’nda son sınıf öğrencilerinin tamamı şehit düştüğü için kapatılan Işıklar Askeri Lisesi’nin Gürbüz Çocuklar Ordusu’ndan seçilerek gönderilen öğrencilerle yeniden açıldığını ve sonraki yıllarda da savaşlarda görev aldıklarını belirtmiştir. Bir İngiliz subayın şu sözü dikkat çekiyor: “Ölü askerleri vardı; 14, 15, 16 yaşlarında ve inanın ki gülüyorlardı. İlk kez kaybedeceğimizi o gün hissettik.”
Kazım Karabekir Paşa Çocuklar Ordusu için üniforma ve bayrak hazırlatmış, bir marş bestelemiş ve adına da “Türk Yılmaz” diyerek bu marşı bastırıp bir çok yerde söyletmiştir. Bu marşın sözleri şöyledir:
“Cihan harbi yangınından
Bağrı yanık vatana Türk’ü boğmak maksadıyla
Girdi düşman askeri Çelik gibi kollu tunçtan ayaklı
Türk hiç yılar mı? Türk Yılmaz,
Türk Yılmaz Cihan yıkılsa Türk Yılmaz.”
Kızı Timsal Karabekir’in 2000 yılında Milliyet gazetesinde yayınlanan şu sözleri takdire şayandır:
“Babamın üç kızı ve yanı sıra binlerce çocuğu vardı. Son nefesine kadar onlarla yazıştı; dertlerine, sevinçlerine ortak oldu. Milletvekilliği sırasında sokak çocukları ile ilgili kanunu meclisten geçirmeye çalışırken kalp krizi geçirerek yaşama veda etti.”
Doğu Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa, Doğu illerimizde düşmanı ezdikten ve onu bir daha baş kaldıramayacak hale getirdikten sonra kendini harap ve viran yerlerimizin imarına ve çocukların yetişmesine adadı. Geleceğimizi gençlere bırakmanın bilinciyle hareket ederek, onların babası, hocası ve mürşidi oldu. Ve en büyük işi olarak harplerin boynu bükük bıraktığı yavruları, vatana faydalı bir kişi olarak yetiştirdi.
Sözün özü, Kazım Karabekir Paşa’yı sadece yüksek ve kıymetli bir kumandanımız olarak değil, memleketin selametine ve çocuklarına kendini adamış bir büyüğümüz olarak yad ediyoruz.
Ruhu şad olsun!
KAYNAKLAR :Kazım Karabekir, Çocuk Davamız
Fotoğraflar, www.kazimkarabekirvakfi.org.tr