Onları Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında, Daha yakından tanıma fırsatını bulduk. .
Prof. Dr. Sadık K. Tural, Bekir Sıtkı Erdoğan, Bahaeddin Karakoç, Ali Akbaş, Nebi Hezri, Ahmet Kabaklı, Harid Fedai, Servet Kabaklı,Rıdvan Çongur, Şemsettin Küzeci, Yavuz Bülent Bakiler, Şemsettin Ünlü, Mehmet Çınarlı, İlhan Geçer, Nevzat Türkten, Gültekin Samanoğlu, Yahya Akengin, Dilaver Cebeci…
Bu isimler sadece Türkiye’den; güzel Anadolu’muzdan…Ve daha nice güzel isimler… Her birini, ‘gönlümüze yazdık’
Uluslararası Hazar Şiir Akşamları,Gönül Coğrafyamızın, ‘bilgi şöleni’ olarak anıldı!
1992’lerden itibaren, ‘edebi tarih…’ yazıldı. Sturga’dan sonra, ‘edebiyat ve sanat dünyasında…’“Uluslararası Hazar Şiir Akşmaları” anılır oldu!
*** ***
Hazarla hafızalara kazınan bir isim olarak,Elazığ’lı, “Bahaeddin Karakoç’u…”
1992 tarihinde, “Fırat Şiir Akşamlarında!” tanış oldu.Şiir Akşamları her geçen yıl daha da coşkulu yapıldı…
Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Altay Özerk Cumhuriyeti, Kabartay Balkar Cumhuriyeti, Kırım, Batı Trakya, Gagavuzya, İran, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kosova, Romanya, Makedonya, Bulgaristan, Doğu Türkistan, Arnavutluk, Kerkük…
Birgün ah dedim, “Gaspıralı İsmail Bey sağ olaydı…”
“Gönül Coğrafyamı Buluşturan Bilgeler Sofrası…”
O sofranın ak saçlı yüreği, “Bahaedin Karakoç…”
O Elazığ Şehrini sevdi,
Elazığ Şehri, bu güzel insanı her gelişinde bağrına bastı! Bahaeddin Bey’in Elazığ’a yazdığı Gazeller…81 Vilayeti kıskandıracak cürette… Geliniz birlikte okuyalım;
*** ***
ELAZIĞ’A GAZEL /1
Bodur söğüt boyunda tepesi var, dağ’ı var;
Sanki enginlerinde pusu kurmuş yağı var…

Eğer başın dönmezse Harput’tan engine bak;
Işıktan hâsıl olmuş bahçesi var, bağı var.

Dut pekmezi tadında ezgiler döktürürken,
Yürüdüğün caddenin hem solu hem sağı var.

İpini kıran kele kaçsın kaçtığı yere,
İzi çabuk bulunur, sağrısında dağı var.

Hazar gölü sevdalı, ondandır ki dalgalı;
Güzellik sürgit değil, onun da bir çağı var.

Elazığ’ın içinde dölek yürü, sağlam bas;
Demesinler aklında saklısı, kaçağı var.

MANAS kültür ocağı has dostların mekânı,
Orada muhabbetin balı var, kaymağı var.

KARAKOÇ bu toprağın insanlarına hayran,
Çıralı gözlerinde bengisu membaı var…

ELAZIĞ’A GAZEL /2
Belkıs’ın kuş elçisi Süleyman’a erince,
Ne demiş, ne dememiş, bilen yok yeterince.

Kurt, kuş, ceylan toplanmış çöldeki vaveylâya,
Mecnun aşkı uğruna sesini yitirince.

Kilit kapıyı açar, tutuklu bekler naçar
Kapatır gözlerini, beterin beterince.

Elazığ’a yaz gelir şiirsel bir haz gelir
Ekilen aşk tohumu yürekte yeşerince.

Cevizin sağlamını çürüğünden seçmek zor,
Pilav dişini kırar taş katarsan pirince.

Akıl barıştan yana, gönül ise şehsüvar,
Ya kopar ya düşürür bir ipi çok gerince.

KARAKOÇ üstündeki saçak bulutlara bak,
Yağmur serpelemekte Harput’a ince ince.
*** ***
ELAZIĞ’A GAZEL /3
Yağmur altında yürü, şehre damarından gir,
Çıkmaz sokaklar bile ayak sesinden esrir.

Gündüz gökleri kolla, gece ases gibi gez;
Ne dert yumrun var ise bu kentte çabuk erir.

Issız bir adasın sen, bekle dur, gemi geçsin;
İpini seveceksin aşka olmuşsan esir.

Sivrice’de şiirin davuluna dönerken
Nerden bileceksin ki yanında Münker_Nekir.

Güzel insanlarını dost bildim, kardeş bildim,
Bu şehrin kaderidir has müzikle, has şiir.

KARAKOÇ farkındadır bu şehre çarpılmanın,
Adını yâd ettikçe yüreği çiçeklenir.
*** ***
ELAZIĞ’A GAZEL /4
Gelir, gelir-giderim, asla unutmam seni;
Seveceksen Elazığ, sen de böyle sev beni.

Ne ben kabullenirim, bilirim ki ne de sen,
Silâha sarılarak zoruyla yol keseni.

Dost kanı dosta haram, güldür dostluk imajı;
Katıksız bir edeptir güzelliğin ekseni.

Sevdalanmak yüreğin kelepçe takınması,
Bâd-ı sabâ biliriz ılgıt ılgıt eseni…

Kaç seher kuşlarının seslerine uyandım,
Kaç akşam yıldızlarla karıştırdım süseni.

KARAKOÇ tazgâhında sana şiir dokurken
Tâ göklere yansıdı elvân elvân deseni.

ELAZIĞ’A GAZEL /5
Hâl diliyle konuşur Harput’undaki kale,
İçtigin yayla suyu, avuçların piyâle.

Sanki minyatürlerden firar edip gelmişsin,
Bir yüzün mor sümbüldür, bir yüzün kızıl lâle.

Şair sevdalanınca kelimeler miskettir,
Kendimi dağıttımsa sen düşürdün bu hâle.

Ey sevgili Elazığ, güzel insanlar yurdu;
Sakın beni üzüp de girme büyük vebâle!

Ayrılığın sızısı tâ kemikten ses verir,
Âşıkların sarmalı gönül dilinde nâle.

Bir şehre âşık olmak akil işi mi bilmem,
Ben bunu yaşıyorum, sırtım dönük zevâle.

KARAKOÇ, bu gazelin darasını düşsen de
Ağırlığı bedeldir beklediğin visâle.
*** ***
Bahaeddin Karakoç, ‘Kahramanmaraş’ın nefesiydi’ Şiir, onda; onun kaleminde, ‘Allah vergisiydi…’Kelimeler, bir ahnek ordusu misali dizilirler…Kâh sukut, kâh çığlık çığlığa; ‘mısralar kanatlanır’ Anadolu Coğrafya’mda, ‘at koştururdu…’
88 yaşına sığdırdığı kitaplar… Ve ödüller…1986 yılında, “Dolunay Şiir akşamlarını” başlattı. 1986 yılında, “TYB tarafından yılın şairi seçilecektir… 1989 tarihinde, Kültür Bakanlığı tarafından, Türkiye’yi temsilen “Strugua Şiir Festivaline” katılacaklar. 1991 tarihinde, ‘Münacat’ yarışmasında, birincilik ödülünü alacaklar. Karakoç’un bu millete en büyük mirası, “kitaplarıdır”
O kitapları biraz hatırlayalım;
Mevsimler ve Ötesi (1962), Seyran (1973)
Zaman Bir Beyaz Türküdür (1974), Sevgi Turnaları (1975)
Ay Şafağı Çok Çiçek (1983), Kar Sesi (1983), İlkyazda (1984)
Bir Çift Beyaz Kartal (1986), Menzil (1991), Uzaklara Türkü (1991)
Güneşe Uçmak İstiyorum (1993), Beyaz Dilekçe (1995)
Güneşten Öte (1995), Dolunay Şiir Güldestesi (1996)
Leyl ü Nehar Aşk (1997), Aşk Mektupları (1999)
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman – Ay Işığında Serenatlar (2001)
Sürgün Vezirin Aşk Neşideleri (2004) , Ben Senin Yusuf’un Olmuşum (2006)
Barış Çağrısı Şiirleri-Dünya Barışına Çağrı Grubu – Meneviş Yayınları (2009)