Sağlık, adalet ve eğitim gibi konular ilk insanlardan başlayarak bu güne değin en güncel konu olagelmiştir. Herhangi bir insan düşünülemez ki, bu ve benzer konulardan uzak yaşamış olsun. İnsanlık, tarihi gelişimin doğal sonucu olarak teknolojinin, bilimin, bilginin doruk noktasını yaşadığı bu günlerde belki de her zamankinden daha çok eğitime –öğretime değer vermek durumundadır. İnsanın bulunduğu yerde en önemli varlık yine insandır ve insanın eğitimi en çok üzerinde durulan konudur.
Bu bilgi çeşitliliği içerisinde bilgiye ulaşmak, bilgiyi kullanmak ve bilgiyi yorumlamak daha anlamlı bir hali ifade etmektedir. Mesela klasik anlamda doktor denildiğinde her hastalığın tedavisiyle ilgilenen meslek anlaşılırken sadece göz hastalıkları için şimdilik 10’dan fazla ayrı uzmanlık alanından bahsediliyorsa gelecek çağlarda kim bilir daha hangi bilgilerden bahsedeceğiz.
Bilim ve teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin nihai noktada bir insan dokunuşuna, sözüne, bakışına mutlaka ihtiyaç duyulacaktır. İşte tam bu noktada nasıl bir insan ve bu insanı yetiştirecek “Nasıl Bir Öğretmen ?” sorusu cevaplanması gereken en hassas sorudur. Uç örnek olarak bütün kâinatın mahvına yol açacak bir “Bomba!”nın pimini çekip çekmeme iradesini gösterecek insanı kim eğitecek, kim öğretecek?
Bu soruya tam bir tanım veremem. Ancak bazı genel özelliklerini verebilirsem, çerçeveye her bakanın farklı şeyler görebileceği soyut bir resim yerleştirmiş olabilirim diye düşünüyorum.
AKADEMİK YETERLİLİK
Öğretmen olarak yetiştirilecek aday insan, temel eğitimden hemen sonra öğretmen yetiştiren okullara alınmalı ve istisnalar hariç yine öğretmen yetiştiren 6 yıllık akademilerden mezun edilmelidir. Son 2-3 yıl danışman-rehber öğretmenler nezaretinde farklı özelliklerde ve bölgelerde uygulamalı eğitimden geçirilmelidir. Böylece öğretmen adayının mesleğini içselleştirmesi sağlanacaktır. 6 Yıllık bu eğitimden sonra geniş katılımlı bir komisyon adayın öğretmenlik yapabilmesine onay vermelidir. Tecrübe kazanmak başka şeydir, acemiliğini atmak başkadır. Akademik eğitimin programında alan bilgisi, mevzuat bilgisi, pedagojik bilgi, Türk devlet geleneği, Türk medeniyeti, Türk ve dünya eğitim tarihi, Çağdaş Eğitim anlayışı, proje hazırlama gibi konular mutlaka verilmelidir.
BEŞERİ (SOSYAL ) YETERLİLİK
Adab-ı muaşeret (görgü) kurallarını bilmeyen ve uygulamayan biri öğretmen olmamalıdır. Ütülü bir elbisenin, boyalı bir ayakkabının, çatal bıçak tutmanın anlamını kavramış bir kişilik olmalıdır. Her kesimle, içi sevgiyle dolu bir halde sosyal ilişki kurabilmeli. Her karakterde öğrenci veya diğer ilgililer olacaktır. Öğretmen onları sevgiyle kucaklayabilmelidir.
İMAN VE İNANÇ YETERLİLİĞİ
Allah korkusu olmayanın hiçbir şeyden korkusu olmaz gerçeğinden hareketle dindar ve temelini dinden alan ahlakî anlayış ve etik değerlere haiz olmalıdır. Millî, manevî ve insanî değerler şahsiliğin önünde olmalıdır. Herhangi bir şey kanunî veya hukukî olsa da etik olmayabilir. Etik değerler odunu, ağaç yapan değerlerdir.
SOSYAL STATÜ YETERLİLİĞİ
Kişinin değerini yine kendi kişiliği belirler. Sırdaş olması, çevreye saygısı, empatikliği, sempatikliği gibi. Ancak destek unsuru olarak özlük ve sosyal haklar kişinin sosyal statü kazanmasında önemli etkendir. Öğretmen 24 saat, 365 gün, bir ömür öğretmendir. Mesleğini severek yapması bu sürece ivme kazandırır. “ Dünyanın bütün çiçeklerini getirin “ diyen kaç meslektaşımız var? Öğrencilerini sevgi ve şefkatle kucaklamayı beceremeyen bir öğretmen şahsına yönelik teveccühü nasıl artırabilir? Bu gün mevcut öğretmenlerimizin tamamına yakını gönülden isteklerine bağlı tercihleri olarak bu mesleği yapmıyorlar. Öğretmen olmaya mecburlar. Böyle bir mecburiyet, mesleğini zoraki yapmak itibarın yitirilmesinin öncelikli sebebidir. Öğretmenlik en itibarlı meslek hiç olmadı belki. Ama sonlarda da yer almamalıdır.
ADALET VE EŞİTLİK ANLAYIŞI YETERLİLİĞİ
Örneklerine sıkça rastlamışızdır. Öğrencinin daha adını bile sormadan velisinin kim olduğu ve neyle uğraştığıyla ilgilenmek bundan sonraki dönemlerde öğrenciye nasıl yaklaşılacağının işaretidir. Öğrencinin hangi sosyal ve ekonomik çevreden geldiği sadece eğitimi için göz önünde bulundurulmalıdır. Not konusunda olduğu gibi öğrenciye sergilenecek tavır ve davranışlar da velinin konumuna göre belirlenmemelidir. Her çocuk özeldir. Kişiselliğe görelik olmalıdır.
DEMOKRATİK YETERLİLİK
Uluslararası yapılan sınavlarda öğrencilerimizin arka sıralarda yer almasının en önemli sebebi demokratik anlayışa sahip okul ve toplum kültürünün oluşturulamamasıdır. Evde, işte, arkadaşları arasında düşüncelerini paylaşması, yorum yapması formal ve informal yollarla engellenen birey zamanla kendi özel alanına çekilmekte ve üretici, yorumlayıcı özelliklerini kullanmamaktadır. Öğretmen sınıfta, okulda, evde, sokakta velhasıl her ortamda demokratik bir iklim oluşturabilmelidir. Hakkını arayan, yazılı sonucuna itiraz eden öğrenciyi öğle veya böyle cezalandıran bir öğretmen yetiştirdiği öğrencinin sosyal hayata tutunacak elini kırıyor demektir.
ÖLÇME DEĞERLENDİRME YETERLİLİĞİ
Eğitim hangi amaçla yapılırsa yapılsın başlangıç ile bitiş arasındaki fark ölçülebiliyor olmalıdır. Bu ölçmeyi ilk elden yapacak öğretmen ölçme değerlendirmeyi son bilimsel verilere göre yapabilmelidir. Hala ortaöğretimde öğretmen, öğrencinin ne kadar doğru yaptığına değil neyi yapamadığına not veriyor. Not öcü unsuru olmaya devam ediyor.
GÜNCELLENME / İNOVASYON
Yenilikçi olmalıdır bir öğretmen. Hiçbir bilgi durağan değildir. Bilgiye hizmet veren asla durağan olamaz. Yeni ve yaratıcı düşüncelere, yaklaşımlara açık olmalıdır. Öğretmen kendini güncellemeli, kendisi bunu yapmıyorsa yapılmalıdır.
BİLİMSEL YETERLİLİK
Öğretmen bilimsel bir anlayışa, yaklaşıma sahip olmalıdır. “Bizim zamanımızda”, “biz lisedeyken”, “ben ilkokuldayken” anlayışları geleneksel anlayışın yansımasıdır ve dünün güneşidir. Hâlbuki çamaşırlar bu günün hatta yarınların çamaşırlarıdır. Genelde eskimiş ve köhnemiş bir zihniyettir. Eğitimde gelenekçilik vardır ama tali konumda olmalıdır. Öğretmen bilim insanı değildir ancak bilimsel bilgilerle hareket etmelidir. Başarılı bir öğretmen için aranacak bilimsel yeterlilikte gözlemcilik, araştırmacılık, sorgulayıcılık, akıl ve zekâ olmazsa olmazlardandır.
İDEALİSTLİK YETERLİLİĞİ
Hayali, ideali, ülküsü ve beklentisi bulunmayan eğitimcinin bu özellikleri taşıyan bireyler yetiştirmesi zaten beklenemez. Kendisi, ailesi, toplumu, milleti ve bütün insanlık adına hayaller taşımak insan olmanın gereğidir. E. Hölnel “ Yüksek ülküsü olmayan insanlık, basit bir çaba içindeki karınca topluluğundan başka bir şey değildir. “diyor.
GÖNÜL VERME YETERLİLİĞİ (ADANMIŞLIK)
Diğer bütün ara başlıkları da içine alabilecek yeterliliktir. İnsan birinci unsur olduğu için gönül verilmeden bu işin başarılması mümkün değildir. Devlet memuru mantığıyla asla çalışılamaz. Mesaiyi, dinlenmeyi, benim işim miydi vb. düşünen öğretmen olamaz. Olmamalıdır.
Özetle İnsanın ruhunu, aklını, gönlünü şekillendirmenin gayreti içerisindeyiz. Bir eğitimci olarak kişinin yaratılışında bulunmayan bir vasfı ona kazandıramayız. Bizler aslında insanda var olan bir özelliği ya törpülüyoruz ya da cilalıyoruz çoğu zaman.
Yukarıda özetle vermeye çalıştığımız yeterliliklere eklemeler yapılabilir pek doğal olarak. Her yıl öğretmen alımları gerçekleştiriyoruz ve meslek içerisindeki öğretmenleri hizmetiçi eğitim kursu, seminer, toplantı ve yayınlarla yetiştirmeye çabalıyoruz. Bu uğraşılara katkıda bulunma amacıyla düşüncelerimi paylaşırken son bir gerçeği daha vurgulamalıyım. Evet, , “Öğretmenlik meslektir, ama meslekten ötelerdedir.”
Öğretmen yetiştirecek eğitim kurumlarının ıslah edilmesi ve bu kurumlardaki öğretim görevlilerin yetiştirilmesinden başlayarak eğitim mantalitesi sil baştan yenilenmelidir. Kant’ın değişiyle “ İnsan bir gayedir, vasıta değil.”