Azerbaycanın Kültür ve Edebiyat Portalının Türkiye temsilcisi
Derinsel bir kişiliğe sahip şair Arif Eren’in ilk kitabı, “Bu Kent Sende Kalsın (1965) “ dışındaki dört şiir kitabını onu
tanıdıktan sonra okudum.Konuşurken şiirsel bir anlatısı var Eren’in.İçindeki edebiyat sevgisinin büyüklüğü sanki bakışlarına
yansımış gibi. Zaman zaman sizi bırakıp gidiyor bakışları. Sonrasında çok daha dirilikle geliyor karşınıza. Umut ettiği ortamı
bulamamışlığın verdiği bir de tedirginlik var üzerinde. Hep bir özlem olup büyümüş gittikçe. Okumayı sevmiş, kendi
dünyasında bir çevreyi çok istemiş durmuş hep. Çoğu kez yalnızlığının bir köşesinde kurmuş o dünyayı.
Eren dostlarını seçerken çok ölçülü hareket ediyor.Kendisini daha da büyük yalnızlıklara götürmeyecek dostluklar kurmak
istiyor bu yüzden.Dostluğumuzun ilk başlangıcında hep tedirgin gördüm onu.Sonrasında rahatladı,genişletti dostluk
sofrasını.Haksız da bulamadım onu bu konuda.Yazarlar kendi dünyalarını ortaya koyarken, kuralcıdırlar
seçimlerinde.Bunu,dünyalarını hep dingin tutmak için yaparlar.Arif Eren’in yapıtlarını onu tanıdıktan sonra okudum desem
yanlış olmaz sanırım.
Yurt Tespihi, şairin ikinci yapıtı.Mayıs 1975’te basımı yapılmış. İlk sayfayı çevirdiğinizde “Sevgi Yürekte Büyür “ adlı şiiri
çıkıyor karşınıza. Şiirde özdeki sevginin anlamı yansıdığınca,derinselliği kendi gördüğünce çıkıyor yuvasından.
“Karanlığın tanı sevgidir/ Işık diyenler çirkinleştiriyor dünyayı /Yüreklere işlemiş renk körlüğü /Güzellik kanda değil,güldedir.
“Bu dizelerde oluşturduğu sevginin
Dörtlüğünde Türkçenin güzelliğini, kalıcılığını, akıcılığını son derece anlamlı bir anlatımla ortaya koyuyor. Aynı zamanda
şiirlerindeki dil yenileşmesi de sıcacıktır Eren’in.Yürek Sıkıntısı adlı şiirinde:
“Gurub daldan düşecek bir nar/ Birazdan aralanır kapısı akşamın /Yürekte sıkıntı, dalda isak, gölde kurbağa /O bitmez
feryada tekrar başlarlar /Üç sesten söylenir hüzün”
Sıkıntısını doğayla paylaşır.İçindeki hüznü seriverir doğanın kucağına.Böylece sıkıntısının büyüklüğünü, derinlerden geldiğini
koyar önünüze. İkinci kitabında serbest olan seslenişi, üçüncü kitabında biraz daha ölçüye, uyuma yönlenmiştir.Kişiliğindeki
ağırlık ve kuralcılık sanki şiirlerine de yansımıştır Eren’in.
Dördüncü kitabı Görkemli Denge’de daha bir genişlik, daha bir özgürce anlayış ortaya çıkar.Özlemleri vardır ; hem
koşullarının yoksunluğunu, hem tutkularının sınırını bilmek için.Bir arının balını yapmak için, binlerce kez çiçeklere konuşu
gibidir Eren’in şiirsel yanı.Şiirinin kozasını örerken içinde kalmayı düşünmez.Onca,kozanın her yönüyle seçkin olması
önemlidir.
“Üşüyen çocukların,yaşlıların,hastaların/ Gözlerim üşüyor bakınca gözlerine”
“Gözlerimin uyku perdesini açtırdı tren düdüğü/ Pencereden birkaç ev ve raylar gözlerimin gördüğü/ Bulunduğum
kompartımanda herkes uyuyor/ Onlara veda etmek mümkün olmuyor/ İstasyonda inecekleri indirip gitti tren /Bu yolculardan
biriydi Arif Eren”
Arif Eren,yukarıdaki ayrı ayrı dizelerde de görüldüğü üzere söyleyeceklerini bir çırpıda ve herkes gibi söylemez.Dizelerinde
gördüğümüz bir başkalıktır.Olgunlaştırılmıştır anlatımlar.Ham bir sunu, onun da kaçtığı bir noktadır.Ele aldığı konularda yeni
açmış bir düşünce gibi gelir yanı başınıza.Sözcüklerin her biri kelebek kanadı olur sanki. “Renk yarışında görürsün çiçekleri/
Birbirinden taze,birbirinden alımlı/
Kırlarda seyrana çıkan güzellerin /Burcu burcu çiçek kokar elleri”
Yukarıdaki dizelerinde bu duygulan nasıl da yaşatır size.Bir anda o kırlarda bulursunuz kendinizi.Belki de bir çiçek merhaba
der yaklaşıp.Eren; her şeyin yerli yerine oturduğu, ölçülü,simetrik,sarsıntısız,doğal bir aydınlığa,aklın ve uygarlığın doğayla
pekiştirilen düzenine,yozlaşıp bozulan toplum yaşamındaki düzene öylesine içten uzanır ki,okudukça bütünleşir,kol kola
girersiniz sözcüklerinde.
Havuz şiirinde,doğal yaşamın düzen içerisindeki seyrini aktarırken yine o havuzda insanın bozukluğa uğrayışım,bir alabalık
örneklemesiyle doğadaki giz dolu yaşamı ustaca sergiler size.
“Bu havuzun berrak suyunda /Alabalıklar huzur içinde gezinir /Bir başkasına benzemekten çekinir/ Ayrı bir üslupta yüzer
/Hiçbirinin melezlik yok soyunda/
Havuzun suyu aynı,dağ gölü gözüyle /Gene de has yavrular üretmek /Bir köşeli hüzün demek/ Sevincin olur onları yüzerken
görmek /Dünya gözüyle/
Havuzlar yapılıyor büyüklü küçüklü /Rasgele sularla doluyor artık /Ustadan nasip almayan çıraklık /Her suda yaşamaz
alabalık/ Onun suyu saf köpüklü”
Kitabının sonunda yer verdiği Selimiye adlı şiirinde Selimiye’yi bir nesir anlatımıyla şiirleştirip,yansıtır bize. Şair bu şiirinde
aynı zamanda iç dünyasındaki inanç örüntüsünü de İslam’ın güzelliğinde adeta Selimiyeleştirir.Arif Eren’in şiirindeki değişimi
izlerken,dil beğenisinin bu değişime paralel gittiğine tanık oluyoruz.Kelimeler onun için yaşanmış durumların çağrışımları
olmaktan çok,yaşanmış durumların yansıyışlarıdır.Eren kelimeleri aklıyla kavradığı için,öztürkçeyi de korkusuzca kullanıyor.
Arif Eren’in son kitabı,“Zaman Yerinde Durmaz” 2006 yılında baskıdan çıkmış.Otuz yedi şiirden oluşan yapıtta,içinde
yaşamımızın sürüklenip gittiği “zaman” ilk konu olarak alınmış.Sonra yine “zaman” sürdürmüş etkisini.Dünyadaki
yaşam,ölümlerin ardındaki insan,insan yaşamındaki değer yargısı,anıların içinden seslenişler,insanca yapı,mutlu olabilmek,öz
değerlerin kaybı,yalnızlık,yürek yalnızlığı,dostluk,doğa aşkı,Kahramanmaraş üzerine, Afganlıların özgürlük savaşı,Eren’in bu
kitabındaki konularını oluşturmuş.Zaman geçtisi ile başlayıp,genelde yalnızlığı işledikten sonra ölüme uzanış gerçeği ile son
bulmuş.Yazın insanı,sanatçı denince çoğu kez yalnızlık akla gelir.Yazar bu yalnızlığında üretkendir.Bu yalnızlığında daha
ötelere taşır kendini,yılmadan. Sanatçı yalnızlığını büyütürken,o yalnızlıkta da büyür durmadan.Bakınız,Eren bir yalnızlık
şiirinde nasıl da etkili bir sesleniş yapıyor köşesinden.Ama öyle bir köşe ki orası,gün hep pırıl pırıl parlıyor.Gök ve yer
kucaklamış düşünceyi…
“Düşün ki şairsin yeni şiirlerin var/
13.05.2019 Yalçın Yücel – Biyografya
www.biyografya.com/biyografi/4960 4/5
İnsanları sağır bir yerde/ Kime okursun/
Yağmadıktan sonra neye yarar /Diyelim ki gökyüzünde bulutsun”
Şairin kendisini gizlemesine de karşıdır Eren.Mademki güzel sözleri,dizeleri döküyorsa şair,o zaman okunmalı,anlaşılmalı
diyor.Bulut yağmadıktan sonra bulut olmuş neye yarar elbet.Yazın insanı ve sanatçı da bir bulut gibi ürettikleri ile kucaklamalı
toplumu.Yazarı, sanatçıyı ölümsüzleştiren de geride kalan yazıları,resimleri değil midir?
“Harer,dilimde sıraya girdiler arkası arkasına /Sana bir hoş geldin demek için”
Sözcüğüyle şiir unutulur mu dersiniz?Belki yıllar ötesinde bir edebiyat dergisinde,belki de gelecekte yazılacak denemelerde
yer alacaktır bu sözcükler.Ses ipine asılan sözler belki de hep gülümseyecek Arif Eren’si bir bakışla ufkunuzdan.Bir şey var ki,
Eren’in son kitabının son sayfasındaki “Şimdiden Allahaısmarladık.”sözüne güle güle demeyeceğim, diyemeyeceğim
elbet.Güzel ve özlü şiirlerini sağlamca uzanan ipine daha nice yıllar asman dileğiyle,düşünce diline sağlıklar Arif Eren.
Yalçın YÜCEL
(İnceleme-Eleştiri, Arif Eren Hayatı Eserleri Şiirleri yapıtında yer aldı.)