Bu ne vahşet! Karabağ inliyor işkenceden
Neden bu kadar zalim olur, Ermeni, neden?
Vuruyor hasta, kadın, yaşlı, çocuk demeden.
Yeter! Mâsum yavrular hunharca vurulmasın
Karabağ unutulmasın!
Öyle sus–pus oturup, hep “neme lâzım!” dersek
Bir bir gider ülkeler elden, Hocalı – Hersek…
Koymazlar yer yüzünde bizi böyle gidersek.
Ermeni, Âzerî’den hiç üstün tutulmasın
Karabağ unutulmasın!
Sahip çık soydaşına, yükselsin sesin durma,
Lâçin – Fizûlî seni bekler, nerdesin durma,
Ve şer kuvvetler, varsın ne derse desin, durma!
Bir lokma gibi Şuşa – Kubadlı yutulmasın
Karabağ unutulmasın!
Kol-kanat ger üstüne, kadim-kutsal mekânın,
Şâd olsun rûhu, Nuri Paşa’yla, şühedânın.
Şimşek ol, in beynine, o kudurmuş düşmanın.
Duyulmadı hiç Türk’ün sindiği, duyulmasın
Karabağ unutulmasın!
Aras’tan, Hazar’a su değil, kan akıyor bak!
Bomba altında Ağdam – Şuşa, yanmada Irak.
Seyre dalmış “Batılı”, bakıyor sırtararak.
Hak-hukuk dinlemeyen kahpeye uyulmasın
Karabağ unutulmasın!
Varsa eğer, birazcık insafın ve imânın
Feryâdına kulak ver, inleyen Müslümân’ın.
Yok boş yere geçecek yok bir anlık zamanın.
Ermeni zulmü için, dünya uyutulmasın;
Karabağ unutulmasın
Karabağ unutulmasın!