HÂLÂ VE HER ŞEYE RAĞMEN VAR OLDUĞUNA İNANDIĞIMIZ DÜŞÜNEN ADAMA!..

Yeryüzünde Türkçe konuşan yarım milyar insana rağmen, en kabadayı kitabın baskısı bile 4 basamaklı sayıyı aşamıyor… Bin bir zorlukla piyasaya sürülebilenlerin ömrü de bir baskılık… Kalemle geçinmenin hayali bile lüks olan bu ülkede, kalem faaliyetleri ikinci iş… Bazı mürekkep yalamışların “hobisi” sizin anlayacağınız…

Kültür merkezimiz İstanbul’da çıkan günlük gazetelerin toplam tirajı 3.5 milyon… Yaşama “şansını” fikir dışı “oyunlarda” arıyor her biri…

Mahallî gazetelerin resmi ilân pastasından pay kapmak için çıkması, eli kalem tutanlarca bile yadırganmamakta…

“Adriyatik’ten Çin Denizi’ne!..” Bu geniş saha içinde Türkçe bilen meramını anlatabilir. Pek çok ülkede, hatırı sayılır miktarda Türk ve Türkçe bilen var. İstiklâllerini kazandıkları söylenen soydaşlarımız, yavru kuş misali gözümüzün içine bakıyor. Gerçek şahsiyetimizle meydana çıksak, yanı başımızda yer alacak İslâm Âlemi ve Batının “geri kalmış” deyip dudak büktüğü ülkeler de cabası… Dünya, dünya olalı böyle bir potansiyel görmüş müdür? Ama bu potansiyeli kucaklayacak bir yayından söz edemezsiniz. Bırakın bu potansiyeli kucaklayacak yayını, ülkemiz insanına tam olarak ulaşma hayali bile kurulamaz. “Adriyatik’ten Çin Denizine” gerçeği düne kadar bu sözü ağzına almayı suç sayan politik ağızların sakızı şimdi…

Ekolleşme istidadındaki birkaç dergi, kurucularından sonra neşir hayatında görünmez oldu. Bizimkinden daha geniş dergi mezarlığı bileniniz var mı? Yine de meydana getirilen her toplulukta ilk akla gelen faaliyet –ne büyük bir fikir açlığı içindeymişiz ki– “dergi çıkarmak” oluyor.

Uzun lafın kısası “kurban olayım kalem tutan ellere” diyen bir millet, fikirce çorak bir zemin üzerindedir şimdi…

Bu zeminin, –enflasyondan teröre– her felaketin tarlası olduğu nasıl anlatılabilir? Ve bu şartlarda bir fikir dergisi çıkarmak akıl kârı mıdır?

Şu zamanda ve böyle bir zeminde, kurumun kültür tahsisatını “kitabına uydurarak” kapmak ve kurumun mallarını kendisi ve yandaşları için “okutmak” becerisindeki açıkgözler dergi çıkarır… Kozasında ölmeye razı böcekler gibi, dar çevreye hitapla yetinen mütevazı kahramanlar dergi çıkarır… Cepleri bol parayla doldurulan ve Türk kültürünü yıkmakla görevli kişicikler, fuhuş dedikodularını fiyakalı şekilde ele alan dergiler çıkarabilir… Cemiyet bütün bunları anlar… Fakat fikir ve kültür dergisi çıkarılmasını anlayamaz… Öldürülünce cesedi, fikir düşmanı magazin gazeteleriyle örtülecek olanlar için fikir dergisi çıkarmayı düşünenler, uzaydan gelmiş yaratıklar gibidir. Şairin “Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz” dediği gibi, biz de “fikri anlayan nesle âşina değiliz…”

Ama kökü kazınmak istense de, “Oku!” ve “Düşün”  diyen bir kültürün içinde “düşünen adam” nesli tükenmiş dinazor olamaz. Küsüp köşesine çekilmiş bu “yalnız gezen yıldızlar” bulunabilirse onlarla “bir maya tutturulabilir” Buna da inanmazsak ne olur sonra halimiz?

Biz tehlikeleri bilmemenin verdiği cesaretle ortaya atılan maceracılar değiliz. Bir kısmını ifadeye çalıştığımız menfi şartlara rağmen Kardelen’i çıkarabildik… Hiçbir zengine eyvallah etmemeyi, resmî ve özel ilân dilenmemeyi, “abone olun” diye kimseye yalvarmamayı ve dostlarımıza bile “hatırımız için dergimizi satın alın” dememeyi göze alarak…

Sen; bu yazıyı okuma lütfunda bulunan kişi! Bu şartlara rağmen, sonsuza taşma kapasitesindeki imanın ve fikrin dergisini çıkarmak azmindeki kalemlere (tımarhaneye atmayı düşünmüyorsan); nasıl bir muameleyi yakıştırırsın?.. Dergilerine -en azından- abone olur, abone bulur musun?.. “Can suyu” dökerek, “ciğerimizden kan çekerek” yetiştirmeye çalıştığımız Kardelen’imizi, “Oh oh, pek de güzel maşallah” diye sırtımızı sıvazladıktan sonra, daha sırtımızı dönmeden çöpe mi atarsın?.. Dergimizi görmeyene, -talep olursa- bir örnek sayı takdim edebiliriz?

En büyük devletimizin, medeniyetimizin ve kültürümüzün doğduğu topraklardan, FİKRİN DEĞERİNİ BİLENLERE; FİKİRSİZLİK KIŞINA RAĞMEN ÇIKAN KARDELEN’İ SUNUYORUZ!..

GERİSİ SANA KALMIŞ!

Mənbə: https://kardelendergisi.com/