Azerbaycanın Kültür ve Edebiyat Portalının Türkiye temssilcisi
Yaş aldıkça görüyoruz ki hayat o kadar da uzun değil… Bu yaşam bize ait, onu en iyi şekilde kullanmalıyız. Boş bir defteri özenle yazabiliriz veya onu bir karalama defterine de çevirebiliriz. Hayat öyle bir defterdir ki karaladığımız sayfalarını koparıp atamayız. Bu nedenle attığımız her adıma dikkat etmeliyiz. Bize Allah tarafından bir defalığına bahşedilmiş hayatı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekmez mi?
Fark ettim ki hayatımızın çoğunu kendimizi başkalarına anlatmaya çalışarak geçiriyoruz. Anlamayana ya da anlamak istemeyene kendimizi beyhude anlatmakla kaybettiğimiz zamanın telafisi yok. Üstelik başaracağımız işleri de bu yüzden geciktiriyoruz.
Yaptığımız her işin elbette bir açıklaması olmalı ancak bunu ömrümüzce başkalarına izah etmeye çalışarak zaman kaybetmemeliyiz. Zorunlu olarak hesap vermemiz gereken öncelikle yüce Mevla’dır. Aile içinde aile büyüklerine, anneye, babaya, eşe; iş hayatında amirlere; toplumda adaleti, huzuru sağlamakla görevli emniyet yetkililerine ve adliyede yargıcın önünde hesap vermek ayrı bir konu… Ondan söz etmiyorum.
Yapmak istediğimiz her şeyin hesabını ilgili ilgisiz herkese uzun uzun açıklamak zorunda değiliz. Hesap sormaya hazır insanlar var kendilerinin zorunlu olarak ilgililere vermesi gereken pek çok hesapları varken… “Nereye gidiyorsun? Nereden geliyorsun? Bu işi neden yaptın veya neden yapmadın? Seni anlamıyorum! Seni anlayamıyorum. “ tarzındaki sorular yahut serzenişler yağmur gibi yağıyor. Birine anlatıyorsunuz, başka birine de yeniden anlatıyorsunuz, bir de bakmışsınız ki izah etmekle harcadığınız vakit uğraş verirkenki vakitten daha çok…
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.” der.
“Yürüyüp geçeceksin, hep yürüyüp geçeceksin.
Ben öyle yaptım. Hep yürüdüm.
Herkesin her şeyi anlamasını bekleyemezsin.
Sen yürüyüp gideceksin.
Anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacak; dünyanın hepsine yetişemezsin ki!
Bilirsin ben iyi yürürüm.” diyor Murathan Mungan…
Ben de diyorum ki: Kim ne derse desin, kim ne düşünürse düşünsün yürüyüp geçeceksiniz hem de ilaveten gülüp geçeceksiniz. Anlayan anladığı kadarıyla yetinsin. Anlamak istemeyenle de uğraşacak halimiz de vaktimiz de yoktur.
NOT: Umarım anlaşılmışımdır. Sevgiler…
Adana.11 MAYIS 2016.SAAT:19.45